30 Ekim 2012 Salı

Evrenin Eşsiz Mimarları: Diatomlar


Mikroskobik bitkisel algler olan Diatomlar kendilerine denizin içinde opalden evler inşa ederler Bu evler, bazen parıldayan bir kozalağı, bazen bir spirali, bazen de ışıldayan kristal bir avizeyi andırır İlginç olan ise, yirmibeşbinden fazla diatom türü olmasına rağmen hiç birisinin kabuğunun bir diğerine benzememesi, tıpkı bir kar tanesinin diğerine benzememesi gibi.

Diatomlardaki ihtişam sadece bir mücevheri andıran görünümleri ile kısıtlı değildir Yeryüzündeki yaşamın devamı için son derece önemli görevlerde üstlenmişlerdir: Hatta yeryüzündeki en yaşamsal canlılar oldukları dahi söylenebilir:

Dünyadaki pek çok su kitlesinin içerisinde inanılmayacak sayılarda dolanır, salınır ve yuvarlanırlar Bir litre deniz suyundaki diatomların sayısı, on milyondan fazladır Bu nedenledir ki denizdeki en temel yemek kaynaklarının arasında yer alırlar.

Denilebilir ki "karada yaşayan canlılar, insanlar da dahil olmak üzere, diatomlara borçludurlar" Diatomlar yaptıkları fotosentez sayesinde bizim soluduğumuz oksijenin büyük bir kısmını üreten minik bitkilerdir.

Bu minik canlılara, ışık, su, karbondioksit ve gerekli besinlerin olduğu her yerde rastlayabilirsiniz Bunun yanında bütün diatomlar suda bulunmaz Bazları toprak üstünde, yosunlara tutunarak ağaçlarda ve hatta tuğla duvarlarda yaşayabilirler. tabi nem varsa.

Büyüklükleri açısından değişkenlik göstermekle beraber en büyüğü 1 milimetre çapındadır Eğer çıplak gözle bakarsanız bir mücevhere benzeyen fiziki yapısını farkedemezsiniz Diatomlar, fitoplankton olarak adlandırılan bitkilerin en sık rastlanan türüdür ve özellikle soğuk okyanuslarda çok sayıda bulunurlar Bazıları denizin kıyısında dolaşırken içlerinden bazıları çamura dahi yerleşebilirler Ancak çoğunluğu ışığı emebilmek için yüzeyde dolaşırlar.

Baştada değindiğimiz gibi diatomların en etkileyici özellikleri kabuk inşa etmeleridir Estetik değeri büyük olan bu inşaatlar önemli bir kimyasal süreç sonunda gerçekleşir: "Çözünmüş silikonu kıymetli bir taş olan opale benzeyen silikaya çevirirler" Bu dönüşüm sonucunda ortaya çıkan kabuklar inanılmaz çeşitliliğe ve mükemmel bir mimariye sahiptirler.

1702 yılında Anton van Leeuwenhoek bu küçük canlıları keşfettikten sonra, fotosentez yapıp oksijen ürettikleri için onların bitki olarak sınıflandırılmışlardı.


Oksijen Üreten Mikro Fabrikalar

Aslında diatomları şekilleri nedeniyle, sadece mimari harikalar olarak tanımlamak eksik bir değerlendirmedir Üzerlerinde çok sayıda gözenek bulunur Bu gözenekler bir yandan mimari yapıya bir incelik katarken diğer yandan da besinlerin içeriye girip gaz değişimine olanak sağlarlar Trilyonlarca sayıdaki diatom, bu gaz değişimi sonunda kendi ihtiyaçlarının çok çok üzerinde oksijen üreterek atmosferimize bizler için değeri son derece önemli bir katkıda bulunurlar.


Denizlerdeki Besin Zincirininin En Önemli Halkası

Besin zinciri içerisinde de yaşamsal bir rol oynarlar Diatomlarda dünya üzerinde yaşayan başka herhangi bir canlıdan daha fazla organik madde başka bir deyişle yiyecek mevcuttur Bazen denizin çimenleri diye adladırılan diatomlar, zooplanktonlar adlandırılan küçük canlıların temel besin kaynaklarıdır Zooplanktonlar Ringa balıkları tarafından tüketilirler Daha büyük canlılar ise ringa balıklarını tüketirler Bunun yanında Kambur balina gibi devasa canlılar diatomları doğrudan yiyebilirler. Bir Kambur balinın birkaç saat tok kalabilmesi içinse birkaç yüz milyar kadar diatomu yemesi gereklidir.


Petrol Üreticileri

Diatomların kendi besinleri de insanlık için önem taşımaktadır. Bu canlılar fotosentez sayesinde ürettikleri minik yağ parçacıkları şeklindeki besinlerini hücrelerinin içerisinde saklarlar. Bu minik yağ parçacıkları zamanla biraraya gelir, jeolojik ve biyolojik kuvvetlerin de etkisiyle petrol yataklarının oluşmasına neden olur. Bugün kullandığımız petrolün çok büyük bir bölümü tarih öncesi denizlerde ölen diatomlar oluşturmuştur. Bu diatom tabakaları da zamanla fosilleşerek diatomitleri oluşturur.

Kuzey Pasifik ve Antarktik Denizi'nin 30 milyon kilometrekare kadarlık bir alanının dibi ölü diatom tabakalarıyla kaplıdır. Bu tabakalar zamanla fosilleşerek diatomitleri oluşturur. Diatomitler endüstriyel amaçla kullanılır. Diatomit hafif ağırlığı ve gözenekleri ile ideal bir filtre yapısına sahiptir. Bu özelliği nedeniyle uzay endüstrisinde kullanılabildikleri gibi, böcek öldürücü ilaçların üretiminden boya dolgusuna kadar farklı amaçlarla da kullanılabilmektedir.


Hassas Planlama

Bir diatomcunun izleyebileceği en büyüleyici anlar üremedir Öncelikle ilaç kapsülüne benzeyen kabuk ikiye ayrılır Daha sonra diatomun çekirdeği ikiye ayrılarak her biri yarım kabuğun içine girer Yeni diatomlar daha sonra eksik kalan yarılarnı tamamlarlar Kabuğun bir yarısından oluşan diatomlar biraz daha küçüktürler Onlar bölündükçe daha da küçülürler.

Diatomlar inanılmaz hızlarda, bazıları sekiz hatta dört saatte bir bölünerek ürereler Bu nedenle 10 gün içerisinde bir diatomdan 1 milyar kadar diatom ortaya çıkabilir Şüphesiz bu sonderece isabetli bir planlamadır Şöyle ki: Bir an için diatomların dünyadaki en önemli oksijen kaynaklarından biri olmasına rağmen hızlı üreme özelliklerinden yoksun olduklarını düşünün Şüphesiz bu durumda toplamda üretilen oksijen miktarı hep kısıtlı kalacağı için diatomların bu özellikleri hiç bir anlam ifade etmeyecekti.

İnsanların pek çoğu diatomların varlığından, ne işe yaradıklarından bile haberdar değildir ancak bu durum, diatomların canlı yaşamı için önemini değiştirmez. Diatomlar özel olarak yaratılmış canlılardır ve dünya üzerindeki çeşitli dengelerin sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadırlar.

Diğer görseller için Bkz: Diatomlar

Alıntıdır

.