23 Ağustos 2012 Perşembe

Zamanın Olmadığı Kültür; Hopi'ler


Hopi kültürü metafizik bir görüşe sahiptir; bu görüşte zaman kaybolur; mekan başkalaşır. Hopi kültüründe evreni tarif eden öyle kavram ve soyutlamalar vardır ki, Batılı dillerde bunları açıklamaya yeterli sözcükler yoktur. Örneğin Hopi evren anlayışındaki “tezahür etmemiş evren” ile bizim yaşadığımız “tezahür etmiş ya da etmekte olan evren” kavramını bir Batı dilinin sözcükleriyle ifade etmek olanaklı değildir. Yine Hopiler'de rastlanan bir başka kavram yataylıktan dikeyliğe geçiş kavramıdır ki, bu kavrama yalnızca Asya şamanizminde rastlanmaktadır.

Hopi kültüründeki zaman anlayışı modern uygarlığımızın zaman anlayışından çok farklıdır; Hopi lisanında bizim zaman dediğimiz şeye, yani geçmişe, şimdiye ve geleceğe doğrudan değinen hiçbir sözcük ya da deyim yoktur. Buna rağmen olayları açıklamada hiçbir zorluk çekmezler.

Hopiler dünyanın üç kez yıkım geçirmiş olduğuna inanırlar. Üçüncü yıkımda baş rolü su oynamıştır. Tüm evrenin titreştiğini, titreşim içinde olduğunu ve yıldızların meskun olduklarını kabul eden Hopi inanışına göre, ataları Dünya-dışı kökenliydi. Hopiler’i inceleyen Dr. George Hunt Williamson’a göre, bu Dünya-dışı köken Mars gezegeni ve Sirius Sistemi ile ilgili olmalıydı. Mu araştırmacısı ünlü James Churchward, Hopiler’in, Pueblo Zuniler’inin ve Uygur Türklerinin kullandığı pek çok sembolün aynı olduğunu ve ortak kökenin Mu kıtası olduğunu ileri sürer. Hopiler'in 1970'li yıllardaki şefinin adı Beyaz Ayı'dır.

Hopi (hopitu = "barışçıllar") Arizona civarında yaşayan bir Kızılderili kabilesi.

Hopilerin kültürel açıdan Pueblo Kızılderilileri ile akrabalıkları oldukları düşünülür. Hopiler kiremitler ile inşa ettikleri çok katlı evler ile dikkati çekerler. M.Ö. 700'de bile çoktan iyi gelişmiş bir tarım kültürüne sahip oldukları bilinmektedir.

Adlarının sözcük anlamı “iyi, barışçı” ya da “akıllı” anlamına gelen Hopi Kızılderilileri, güneybatılı Pueblo adındaki gruptan gelmektedirler. Black Mesa'nın güneyindeki Arizona bölgesinin kuzeydoğusunda (Colorado'daki Büyük Kanyon'un doğusunda) yaşarlar, günümüzde sayıları ancak 8 bini bulmaktadır.

-Wikipedia

Ekkehart Malotki, Hopi dilinde zamanın nasıl ifade edildiğinin güzel bir örneğini veriyor: “Ertesi gün, insanların güneşe dua ettiği sabahın çok erken vaktinde kızı erkenden yeniden uyandırdı.”

Bu cümlede süreçsel ve süresel zamanın dile getirilişini görebiliyoruz. Bildiğimiz bütün diller buna yeteneklidir. Ama Hopi’lerde bulunmadığını iddia ettiği Whorf’un kafasındaki zaman, fizikçilerin anladıkları zamandır. Haklı! Aradığını bulamayınca, Hopi zaman anlayışına “psikolojik zaman” deyip geçiyor.Evrensel zaman kavrayışının henüz gelişmediği tüm toplumlarda, tarihleme bağlamsaldır. Yılın değişik dönemleri, mevsimlere göre, farklı mevsimlerde açan çiçeklere göre, kimi hayvan türlerinin yumurtlama ya da yavrulama zamanlarına göre belirlenebilir. Doğadaki düzenlilik, başarılı bir zamanlama için bol fırsat sunar. Doğada her şey ritmiktir. Doğa, doğal saatlerle doludur. İhtiyaç duyulduğunda bunlardan biri kullanılabilir. Ay ve güneş, biri takvim için, öteki saat için ilk malzeme olmuşlar.



-Ekkehart Malotki, konuyu derinleştirmiş ve hopilerin zaman kavramlarını çözmüştür.

Zaman gerçek midir? Şimdiyi yaşarız ama asla yakalayamayız; ya çoktan geçmiştir; “şimdi buradaydı,” deriz: ya da henüz olmamıştır, “şimdi gelir,” deriz. Ne geçmiş ellerimizdedir, kimse kendi bebekliğini kucağına alamaz; ne gelecek ellerimizdedir, kimse kendi ihtiyarlığının koluna giremez. Zamanı ölçeriz ama ölçtüğümüz şey, kumaş gibi ellerimizde durmaz, süt gibi kaba konulmaz.

Zaman nasıl oluyor da, bu sessizliğinde, ele avuca gelmezliğinde dilimize, bilincimize işliyor? “Zamanı geldi,” “zamanımız kalmadı” derken bizi belirleyen nedir? Ne demek isteriz, “zamanım var” derken? Zaman çalınabilir mi?

Tropik Afrika halklarının dilinde ‘kar’ sözcüğünün bulunmadığını öğrenmek sizi şaşırtmayacaktır. Amerika’da yerli halkların dillerinde ‘kanguru’ sözcüğünün bulunmaması da öyle. Bu sözcüklere tekabül eden nesneler söz konusu coğrafyalarda bulunmaz çünkü. Duyulur ya da hissedilir bir nesnesi bulunmamasına rağmen, zaman nasıl dilimize yerleşmiş olabilir? “Zaman” terimi ya da zamansal herhangi bir ifade barındırmayan bir dil olabilir mi?

-Dilde zaman

Benjamin Lee Whorf, 1936 yılında yayımlanmış çalışmasında, Hopi Kızılderililerinin dilinde ‘zaman’a tekabül eden hiçbir terimin bulunmadığını ilan etti:

“Uzun ve dikkatli bir analizin sonunda, Hopi dilinin, bizim “zaman” dediğimize, ya da geçmiş, gelecek dediğimize, ya da süren, geçti dediğimize doğrudan tekabül eden hiçbir sözcük, gramatik biçim, kuruluş ya da ifade içermediği görüldü.” (Carroll)

Büyük bir ilgi uyandırdı bu tez, toplumbilimcileri olduğu kadar doğa bilimcileri de üzerinde düşünmeye yöneltti. Hopiler halen Kuzeydoğu Arizona’da yaşıyorlar. Hopi, Hopitu sözcüğünden türemiş, barışçı demek. Dilleri, Uto-Aztek dillerinin Shoshonean dalına ait. Whorf’un sandığının tersine bu dil ailesinin hepsinde fiil zamanının bulunduğu gösterilmiştir. Hopi dilinin karakteristik özelliği, fiil zamanının gelecek ve gelecek olmayan diye ikiye ayrılmasıdır. Bu bakımıyla Türkçeden farklıdır.

Türkçede fiil zamanı fiil köküne gelecek, geçmiş, şimdi ekleri yerleştirilerek belirtilir ve iki geçmiş zaman vardır. Tanık olmadığınız geçmiş için mişli geçmiş zaman kullanılır. Ama İngilizce ile belirgin bir benzerliği vardır. İngilizce’de sadece iki fiil zamanı var; şimdi ve geçmiş. Gelecek zamanı anlatmak için “go” fiili yardıma çağırılır. “İngilizce öğreneceğim,” şöyle denilir: “I’m going to learn English.” Gelecek zamanı ifade etmeye yarayan ‘will’ fiil yardımcısı, aslında ‘irade’ anlamına gelmektedir. “Ayşe will go there,” dediğiniz zaman, Ayşe’nin oraya gitmeye yetenekli olduğunu anlatmış olursunuz. Gelecek zaman için kullanılan diğer bir sözcük,‘shall,’ ise aslında görev, yükümlülük demektir. “Ayşe shall go there,” derseniz, bu, oraya gitmek Ayşe’nin vazifesidir anlamını iletir.

Görüldüğü gibi, olabilir, olanaklı, olmalı kipleri kullanarak zamansal bir anlatım mümkün olabiliyor. Hopi dili de İngilizce gibi ağırlıkla kipleri kullanarak zamanı dile getiriyor. Zamansal anlatım, olayın sürdüğünü, olup-bittiğini, başladığını, bittiğini belli eden sözcüklerle, ‘hemen,’ ‘yarından sonra’, ‘az önce’ gibi zaman zarflarıyla, kiplerle ve diğer dilsel araçlarla başarıyla anlatılabiliyor. Sonraki araştırmalar, Whorf’un hemen her tezinin yanlışlığını göstermekle kalmadı, hatta, Hopi dilinin bazı veçheleriyle daha zengin bir anlatımı olanakladığını belgeledi. Karşılaştırmalı dil incelemelerinin hepsi, her dilin, kimi üstünlük ve zayıflıklarıyla, mümkün her şeyi anlatabilecek işlenmişlik ve karmaşıklıkta olduğunu ortaya koymuştur.

Zamansal ifade bütün dillerde evrenseldir. Üstelik diller, aralarındaki olanca farklılıklara rağmen, zamansal anlatımlarında ortak özellikler sergiliyorlar. Her söylenim, açık ya da örtük üç anı belirtir: konuşma anı, olay anı, olaya gönderme yapılan an (Reichenbach). Örneğin, “Salona girmeden önce, söyleyeceklerini zihninden geçirdi.” cümlesinde, olay anı, ‘zihninden geçirdiği an’; olaya gönderme yapılan an, ‘salona girdiği an’; konuşma anı ise, iki olaydan sonraki bir zaman. Zaman dilde sadece bir takım sözcüklerle yaşamaz, bütün dile nüfuz etmiştir. Dili zamandan ayırabilmek mümkün değildir..

Derleme

Ayrıca Bkz: Hopi'lerde Yaratılış Mitolojisi

.