31 Ağustos 2012 Cuma

Kaos’un Tao’su / Genetik Kodlar ve I Ching


Çin felsefe tarihinde önemli bir yeri olan İ Ching, her şeyin hiçlikten "Wu" başladığını ve bir şeye "Yau" dönüştüğünü söyler.

Yau ikiye ayrılır, Yin ve Yang. Bu ikisi Si Jang’a dönüşür (4 şekil demektir). Bu da kendi içinde Pa-Kua’ya "Bagua’ya" dönüşür ve bu da 8 trigrama dönüşür.

Karmaşık görünmesine rağmen temelde hiçlikten bir şeyler oluştuğu, daha ufak parçacıklardan daha büyüklerinin ortaya çıktığı fikri esastır. Aynen bir ağacın bir tohum olarak hayata başlaması, tek bir kökten birçok kök türemesi, tek gövdeden bir çok dallar uzaması, dalların yapraklar ve meyveler vermesi ve tekrar tohumlar meydana gelmesinde olduğu gibi...


-Kaos’un Tao’su

Yin maksimum sıkışma konumuna geldiği an, onun zıddı olan yang harekete geçer. Yang maksimum genişlemesi konumuna geldiği an ise, yine Yin harekete geçer.

Bu ritmik oluşumlar, Çinlilerin “I Ching” sisteminin temelini oluşturur. I Ching “Değişimin Kitabı” adlı kitapta açıklanmıştır. Bu kitabın önsözü şöyle başlıyor:

“Bazen gölgeli taraftan, bazen de aydınlık taraftan; işte gerçek yol bu.”

Bilindiği gibi Batılı doğa bilmi 16. – 17. yy” dan beri yolun aydınlık tarafını seçmiştir. Rasyonellik ve mantık; aydınlık ışık ile betimlenmiştir. Bütün kuralsızlıklar, görünmeyenler ve açıklanamayan sübjektif görüşler ise karanlık ile betimlenmiştir. Karanlık taraf (Yin), Orkus” a sürgüne gönderilmiştir.

“İnanıyorum ki, dinamik kaosun keşfi sonucu, bugünkü yaratıcı araştırma metotları ortaya çıkmıştır” Bu sözler Amerikalı Katya Walter” e ait. Katya Walter, kaos ile genler arasındaki benzerlikleri araştırmış bir bilim adamıdır. Bu araştırmaların sonuçlarını, “I Ching ve Genetik Kodlar” adlı kitabında yayımlamıştır. I Ching sistemi yaklaşık 5.000 yıl önce Çin” de doğmuştur.

Lao Tse” nin ( M.Ö.500) kaos formülü şu cümleyle başlar :

-Tao bir “Bir” oluşturur.
-Bu “Bir”, bir “İki” oluşturur.
-Bu “İki”, bir “üç” oluşturur.
-Bu “Üç”, on bin şey oluşturur.

Bu açıklama için matematikçi James Yore ve öğrencisi Tien-Yien-Li “3. peryot, kaosu oluşturur.” diyorlar. Bu bilim adamları, tahrik edilmiş, tesir alınmış, duygulanmış hâldeki bir birimin, (tıpkı bir insanın teâmülü gibi) bir periyottan diğer bir periyoda atlayarak dallanan ve gelişen kompleks dinamik bir sistem üzerinde çalışıyorlar. Ayrıca bu düzenli ve kurallı dallanmalar giderek karmaşık bir hâl alır. Bu kaos içinde tek tek olmasa bile ileride olacak olan olaylar genel olarak tahmin edilebilir. Bu iki matematikçi yukarıda açıklanan olayları, I Ching sistemi uygulayarak inceliyorlar.

Bu araştırmaların sonucu olarak Katya Walter şu sonuca varıyor : I Ching” in sekiz adet Trigramı vardır.


Bir trigram sadece üç çizgiden oluşur. Ama bu üç basit çizgi, kompleks bir kaos örneğini ifade eder. Bir kaos programının çekirdeği içinde bu trigramlar vardır. Genlerde ( DNA) de aynı  matematiksel örnek geçerlidir. Bu örneklerin en ünlülerinden birisi olan “Elma Adamı” nın oluşum prensibi; belli bir şeklin, farklı büyüklükteki kopyalarının tekrarlanarak çizilmesidir.Aynı prensibi 8 trigram için de düşünebiliriz. Walter bu prensip için, “Böylelikle zaman ve mâkan içinde fiziksel (ve metafiziksel) nesneler şekil değiştirir.” diyor.

Birbirlerine bağlı çift trigramlara hexagram denir. Her bir hexagram kendinde özgü bir anlam içerir. Hexagramlara bakılarak metapisişik rezonans ( zar atma, bir koyunun bağırsağına bakma) yardımıyla gelecek ile ilgili kehanetlerde bulunabilir.

-Genetik kodlamalar

Bir canlının genleri, o canlının geçmiş ve gelecek zaman dilimleri içindeki tekâmülünü hakkında bilgiler içerir. I Ching tarafından kullanılan 64 Hexagram ya tohum ya da filiz olarak betimlenmiştir. Bu imler sayesinde geçmiş ve gelecek hakkında bilgiler edinebilir.

70” li yıllarda I Ching ile genler arasında paralel bir yapı ve anlam benzerliği olduğu anlaşıldı. Bu konu üzerinde ilk araştırmaları yapanlardan birisi de Schönberger” dir. Çalışmalarını “Yaşamın Gizli Anahtarı: Dünya Formülü I Ching ve Genetik Kodlar” (Scherz Yayınevi, Münih 1973) adında bir kitapta topladı. Bu kitabın büyük bir bölümünü genlerin sembolik olarak karşılığını veren tablolar oluşturuyordu.

Şimdi de biraz genlerin yapısını inceleyelim: Genlerin temel yapısı dört çeşit bazdan oluşur. Genlerin çeşitliliği bu dört genin kendi arasındaki kombinezonu sonucu ortaya çıkıyor. Bu bazların adı Tymin (Timin), Cytosin (Sitozin), Guanin ve Adenin” dir. Kısaca T, C, G ve A harfleri ile gösterilir. T ve C kendi aralarında birleşerek Purin” i oluşturur.

Pyrimidin (Primidin) ve Prunin (Purin), Yin ve Yang” a benzetilebilir. Her 4 baz, I Ching sisteminin bigramları ile eşlenebilir. Bigramlar sayesinde, bir sonraki adımın ne olacağı (Yin mi yoksa Yang mı?) belirlenir.

I Ching de Yin " - - " sembolüyle, Yang ise " ---- "düz kesiksiz çizgi sembolüyle gösterilir.

Walter dört baz ile bigramlar arasında şu sembolleri kullanıyor :

T: Sakin olan Yin      
C: Hareketli olan Yin  
A: Sakin olan Yang    
G: Hareketli olan Yang

CAU veya GAA gibi bazlar kendi aralarında birer üçlü oluşturarak eşlenirler. Böylelikle 43 = 64 farklı dizilebilirler. I Ching sisteminde geçen Hezagramların sayısı da 64” e eşittir.

Her iki sistemdeki benzerlikler bu kadarla bitmiyor.I Ching sisteminde kullanılan Hezagramlar kendi içersinde de eşlenebilirler. Yani bir Hexagramdaki birinci çizgiyle dördüncü çizgi, ikinci çizgiyle beşinci çizgi ve üçüncü çizgi ile altıncı birbiriyle eşlenir.


Bir canlının en önemli yapıtaşı proteinlerdir. Proteinlerin yapısını amino asitler oluşturur. Şu ana kadar 20 çeşit amino asit bulunmuştur. Amino asitlerin protein molekülü içinde hangi sırada ve sayıda yerleşeceğini DNA molekülü saplar. DNA kendine uygun bir haberci RNA sentezler, bu RNA aldığı mesajı stoplazmadaki ribozoma getirir. Bu mesaja göre RNA” lar kendilerine özgü olarak taşıdıkları amino asit türlerini getirip dizerler. Böylece proteinler oluşur. Amino asitlerin dizilmesi bir “START (BAŞLA)” mesajı ile başlar ve üç adet “STOP (DUR)” mesajı ile sona erer.

Katya Walter araştırmalarını o kadar ilerletmiştir ki, artık bir RNA” yı adım adım ( I Ching yöntemi ile) izleyebiliyor.

Örnek olarak verilen şekildeki 60. Hexagram “Sınırlama ( veya daralma, azalma) “, 58. Hexagram ise “Neşe,keyif ” anlamına geliyor.

Genlerin sembolik olarak karşılığını veren tabloda 58. Hexagram Serin amino asitine karşılık gelir (AGC). Serin, beyin fonsiyonlarının çalışmasına yardım eder. Vücutta Serin” in azalması sonucu beyin ve sinirlerin çalışması yavaşlar. Richard Wilhelm, 58. Hexagramı şöyle yorumluyor : “Eğer iki deniz birbirine bağlı ise, insan bedeni kolay kolay yorulmaz; Çünkü her iki deniz birbirlerini destekler ve zenginleşirir. Bilim için de aynen böyledir. Bilim daima canlı ve taze olan bir kuvvettir. Bu kuvvetin aynı düzeyde kalması ancak aynı düşüncelere sahip olan kişiler sayesinde olur. Böylece bilim çok yönlü ve daha kolay anlaşılır hale gelir.”

Ele alacağımız bir diğer örnek ise AAG ile simgelenmiş olan Lisin amino asitidir (14. Hexagram). Walter” e göre, 14.  Hexagram, “Büyüklerin Malı” anlamına geliyor. Lisin eklemlerde bulunan kıkırdakların gelişmesine yardım eder. Lisin az olduğu zaman bir insan cüce kalabilir. Lisinin varlığı ile “Büyüklerin Malı” deyimi arasında bir bağlantı vardır.

Diğer bir örnek ise 33. Hexagram ve stop (dur) mesajını ve UAA” dır. I Ching” de bu Hexagram “çekilme” anlamındadır. Ribozoma bu mesaj geldiği zaman protein üretiminin sona ereceğini anlar. Bir sonraki Hexagram (56. Hexagram) trafik lambalarındaki sarı ışık gibidir. Bu hexagramın anlamı “Dikkatli Seyahat” tir. Bir sonraki (12.) Hexagram da. “Durgunluk, sakinlik” anlamına geliyor.

Bu çalışmalarla ilgili olarak Katya Walter şunu söylüyor: “Hexagramları kullanarak genler ve amino asitler hakkında daha da çok bilgi edinilebilir.”

Doğu düşüncesi ile batı düşüncesi arasındaki uçurum, kaos arastırmaları ile daha da çok kapanmaya başlamıştır. Kaos sayesinde, çeşitli değişimleri aynı anda görme imkanı oluştu.

I Ching sistemi içinde sadece kaos teorisi yoktur. Ayrıca binary (bineer / ikili) sistem de I Ching içinde geçer. Çok karışık olan kodlar, bineer sistem ile daha kolay anlaşılabilir. Bilgisayarda kullanılan sistem de bineer sistemdir.

-İ Ching Değişimlerin kitabı

Çinlilerin ünlü kehanet kitabı olan I Ching, bundan yaklaşık olarak 5000 yıl önce yazılmıştır

64 adet simgesi vardır. Bu simgeler ile dünyanın düzenini açıklamaktadır. Simgelere hexagram adı verilir, Her hexagram 6 çizgiden oluşur. Örneğin 11. Hexagram “Barış” anlamına gelir. Hexagramlar iki adet Trigramdan oluşmuştur. Bu örnekteki 1. trigram (üç uzun çizgi) “Gök”; 2. trigramı (üç kesik çizgi) ise “Yer” anlamına geliyor. I Ching” te kullanılan trigramların anlamları şunlardır : Gök gürlemesi, Deniz ve Dağ; bunlar dünyadaki bütün oluşumları sağlayan 8 ana kuvvettir, Ama bütün sistem, iki ana kuvvetten oluşur: Yin  =–=  ve Yang  =–=  Hexagramların yalın anlamları ve isimleri ancak 11. yy” da yazılı olarak açıklanmıştır. Konfuçyüs” ün okulunda da I Ching öğretilmiştir.

Hermann Hesse, “Boncuk Oyunu” adlı kitabını I Ching”den esinlenerek yazmıştır.

-Kısa açıklama

Çin bilgeliğine ait bir çok kadim öğreti ya da uygulama, kaynağını ve ilhamını I Ching' den alır. I Ching kitabındaki kavramlardan yola çıkarak düzenlenen en bildik uygulama, günümüzde de etkisini yitirmeyen Feng Shui' dir. Konfüçyüs, kendi adı ile anılan öğretisinin temellerini, yine I Ching bilgeliği ile atmıştır. I Ching' in özündeki felsefeyi algılayabilmemize yardımcı bazı temel kavramları vardır.

-Wu-Chi (Boşluk)Madde varolmadan önceki hal, yani evrenin ilk halidir. Bu hali tanımlayacak bir kavram yoktur, tanımlamaların ötesindedir.

-Tai Chi (Varlık)Tai Chi ya da diğer bir deyişle tüm varoluş Wu-Chi yani boşluktan gelmektedir. Bunun yanısıra Tai Chi aslında Wu Chi'dir. Bir şekilde, evren boşluk halindeyken girdap şeklinde devinerek dönmeye başlamış ve bir noktada yoğunlaşmıştır. Bu nokta, tüm yaradılışın özünü içinde barından Tai Chi noktasıdır.

-Yin ve Yang Evrenin boşluk halinden dönmeye başlamasının ardında birbirine zıt iki kuvvet yani Yin ve Yang enerjileri vardır.  Yani Tai Chi, birbirine aslında çok yakın olan ama hiçbir zaman kesişmeyen bu dual güçlerin odaklanmış yoğunlaşmış halinden oluşur. Bu ikili enerji evrenin modelini temsil eder ve temelinin oluşturur.

-Devinim kavramı

I Ching'de tüm hexagramların ifadeleri ve hexagramalr arası geçişler döngüseldir. Devinim, değişim ve dönüşüm hem doğanın hem de yaşamın en önemli ifadesidir. I Ching'in kelime anlamı da en geniş haliyle "değişim" dir. Dolayısı ile doğanın ve yaşamın devinimini baz alan I  Ching'e göre, cevap aradığımız tüm sorular hayatımızdaki döngülerdir.

-Çağdaş Felsefede ve Bilimde İ Ching: Değişimin Doğası

Yin ve Yang ile ilgili olarak ele geçen en eski belge Çin yazınının ve belki de dünyanın mevcut en eski kitabı olan I Ching’dedir. (Temel kitabın imparator Fsu His İ.Ö. 3000 dolaylarında veya Kral Wen İ.Ö. 1150 ve oğlu Duk Chou zamanından kalma olduğu söylenir. Yorumlar yaklaşık 700 yy sonra Konfiçyüz’çüler tarafından eklenmiştir)I Ching en çok bir tür kehanet kitabı olarak bilinir. Ancak I Ching değişimin ve dönüşümün evrensel arketiplerini betimleyen sembolik bir dil olduğu kadar, üretken ve uyumlu bir yaşam sürdürmek için uygulanabilir bir felsefe sunar.


Bilgisayarları çalıştıran 1’ler ve 0’lar, I Ching’de Yin ve Yang ‘ı temsil eden kesintisiz ve kesintili çizgilerden yola çıkmış olabilir.18. yy filozoflarından çift tabanlı aritmetiği geliştiren ve bilgisayar çağının atası bir entellektüel olarak tanınan Leibnitz genelde Çin felsefesinden, özelde I Ching’den etkilenmiştir. Leibnitz Çin’deki Cizvit misyonerler ile ilişki içindeydi ve kendi çift tabanlı sistemi ile I Ching’in sistemi arasındaki benzerlik üzerine yazılar yazdı.Needlam, “Leibnitz’in çift tabanlı aritmetiği geliştirmesinin yanısıra modern matematik mantığının kurucusu ve hesap makinasının yapımında öncü olmasının bir rastlantı olmadığı anlaşılıyor.” demektedir.

Çalışmaları Marks’da dahil, birçok batılı düşünürü etkileyen Hegel de I Ching üzerine çalışmış ve bu konuda birçok konferans vermiştir.I Ching değişim sürecini tanımlar. Değişimin doğasını ve sürecini, yin ve yang’ın etkileşimini kavramak, istediğimiz sonuçlara daha etkili ve zahmetsizce nasıl ulaşacağımızı anlamamıza yardım etmekle kalmaz, bizim değiştirme gücümüzün ötesinde olan şeyleri kabul edip, vazgeçmemiz gereken zamanı da anlamamıza yardım eder. Ne zaman ısrarlı bir çabayla ileri gideceğimizi, ne zaman geri çekileceğimizi bize söyler.

Geleneksel Çin’in bakış açısına göre değişim, çizgisel bir gelişimden çok, bir döngüdür. Değişim hayatı coşkuyla doldurur. Değişim bir kaos değil, şeylerin doğal düzeninin bir ifadesidir. Değişim, değişmez olanın karşıtı değil, onun kendini açıkça göstermesidir.

I Ching bir kitap olduğu kadar, doğal bir zaman tablosu, daha doğrusu zamanın içindeki değişim örnekleri olarak görülebilir.

I Ching’e göre bütün değişim, yin ve yang’ın etkileşiminin bir işlevidir. I Ching’de yazdığına göre, “Yaratıcı (Yang) ve alıcı (Yin) değişimin gerçek sırlarıdır. Aralıksız birleşme ve ayrılmalarıyla-ayrılma ve birleşmeleriyle yin ve yang’ın dansı, çifte sarmalı, geleneksel yin/yang sembolünü çağrıştırır.

Çifte sarmal ayrıca, Watson ve Crick’in 1950’de keşfettiği gibi, insan DNA’sının modelidir. Genetik kod’un 64 tane ikinin üçlü kombinezonlarından oluştuğu belirlenmiştir.1973’de Alman filozof Martin Schonberger “ The Hidden Key to Life” adlı bir kitap yayınlamıştır. Bu kitapta 64 DNA Çiftinin I Ching’in 64 Kua’sına (6 Köşeli Yıldız) nasıl tam olarak uyduğunu ayrıntıları ile anlatır.


Pa Kua sekiz işaret demektir. I Ching’in 8 işareti veya 64 adet olan 6 köşeli yıldızlarının 384 durumunun yin ve yang’ın mümkün olan bütün birleşimlerini temsil ettiği söylenir. Ancak bunlar, değişmeyen kimlikler olarak görülmezler. Tersine değişimin hareket eden, dinamik modelleri olarak görülürler.Heraklitus’un söylediği gibi, Şeylerin görünmeyen düzeni, görüneninden daha uyumludur.

Bizim deneye dayalı batılı bilimimiz tekrarlanan ve tekrarlanabilen olay örneklerini arama eğilimindedir. En azından kuantum öncesi bilimin yasaları her zaman olan ve takrarlanabilen şeylerle ilgilidir. Ancak başka tür olaylar grubu da vardır. Her zaman olmayan şeyler veya değişime maruz kalan olaylar. Olasılık hesaplarıyla Kuantum fiziğinin ve 6 köşeli yıldızları ile I Ching’in anlatmaya çalıştığı gerçekliğin bu yönüdür.

I Ching’in kehanet yöntemini anlamaya gelince; Geleneksel olarak danışan kişi zihnini susturur ve 50 adet civanperçemi sapını ayinsel bir ortamda tasnif ederken, sorusuna odaklanır. Bu durum, kişinin zihinsel durumu ile dış dünyanın eylemleri ve olayları arasında bir eş zamanlılığın sağlanmasına yardım eder. (Bilinçaltının harekete geçmesini mümkün kılar) ve sözkonusu olan şimdiyi- olası gelecekle ilişkilendirmek ve böylece şimdiye en uygun olan eylemi ya da eylemsizliği belirlemektir.

İç ve dış dünyayı eş zamanlı kılmak genelde bilinçaltında gizli olan zekayı harekete geçirir. Doğaya katılma duygumuzu yükselterek uyum deneyimini çoğaltır. Geleneksel kültürler çeşitli araçlarla bilinçli zihnin bilinçaltı zekanın dünyasına ulaşmasını sağlamaya çalışmışlardır. Geleneksel kültürlere göre bu zekâdan yararlanmadan, sıkı sıkıya mantığa dayalı kararlar vermek, karanlıkta iş görmekti.


Çeşitli kaynaklardan derlenmiş ve görseller sonradan eklenmiştir...

.