Modern dünyanın zamanı açıklama şeklinde farklı bir anlayışa sahip olan Hopi’ler insanlığın dünyaya gelişi ile ilgili ilginç mitolojik temalara sahiptirler. Fakat ilginçtir ki, zamanı modern insanın algıladığı gibi algılamayan Hopi’ler de geçmiş, gelecek ve şimdiye bakış açısı farklıdır. Dilin günümüz zorluklarından uzak, modern dünyanın dil kalıplarını kullanmayan bu kabile, buna rağmen insanın bu dünyaya gelişi ile ilgili çok önemli bilgileri bize anlatmaktadırlar.
Hopi’lere göre dünya 3 kez yıkım yaşamıştır. En son yıkımın su nedeni ile olduğu da verdikleri bilgiler arasındadır. Fakat bunlardan daha önemlisi, astronomik olarak açıklanabilecek ve esasen sahip oldukları kültür ile bilmelerine imkan olmayan detaylar ile açıkladıkları uzak geçmişi okumaya, araştırmaya değerdir. Hopi’ler atalarının dünya dışı olduğunu anlatmaktadırlar. Kuzey Amerika’nın ilk halklarından olan Anasazi’leri de unutmamak gereklidir. M.S. 500 yılları ile M.S 1300 yılları arasında varlığını sürdürmüş ve Hopi’lerin ataları olması nedeni ile bu yazı adına özel olarak önem taşıyan bir kültürdür. İnsanlığın geldiği köken ile ilgili söylediklerini duymadan önce onların daha geçtiğimiz 2000 yılın başlarında tarım ile uğraştıklarını ve baraj ve sulama ağları kurabilmiş olmalarını hatırlatmakta fayda var. Aynı zamanda, uçurum ve kayalıklara yaptıkları özel yerleşim yerleri ile de arkeolojik olarak özel bir yere sahiptirler. Fakat ne yazık ki, 1300 yılında her şeylerini terk ederek ortadan kaybolmuşlardır. Takvimleri özeldir ve homojen bir kültürleri vardır. Asla yağmacı ya da savaşçı olmamışlardır.
Evren görüşlerini anlamak için zaman kavramına bakış açımızı incelemekte fayda vardır. Çünkü Hopi’lerin geçmiş ve zaman anlayışlarını anlamak için en iyisi onlardan biri olmaktır. Hopi değilseniz, günümüz dil kalıpları ve buna bağlı düşünce modellemeleri ile onları anlamak kolay bir iş değildir.
Hopi dilinde, bazı evren tanrı görüşlerinin algılamak için de bir Hopi olmak gerekir. Çünkü Hopi dili sıradaşı "semitik" dil alt yapılarına sahiptir. Hopi kültüründe zaman anlayışı modern batı toplumundan farklıdır. Geçmiş, gelecek ve şimdiyle ilgili sözcük kelimeler bizim anladığımız şekilde bulunmamaktadır.
Hopi mitolojisi, atalarının dünya dışından geldikleri inancı üzerine kurulmuştur. Önemli araştırmacılardan Dr. George Hunt Williamson’a bu dünya dışı kökenin Sirius yıldızı ile ilgili olduğunu söylenmiştir. Bu arada ünlü Mu kıtası araştırmacısı James Churchward, Hopilerin kullandığı lisan üzerinde araştırmalar yapmış ve kültürün söyledikleri üzerinde pek çok makale yazmıştır.
Hopi’ler, kısacası; bir zamanlar Pokanghoya ve Palongauhoya isimli iki gücün etrafında herkesin barış ve mutluluk için yaşadıkları Sotuknang isimli bir yerden geldiklerini söylerler. Onların deyişlerine göre yerküre tanrısı Sotuknang, gelen çok büyük bir felakete karşı yerlerini acilen terk etmelerini emretmiştir. Rengi mavi güzel ışık verenden kırmızı alev çıkarana dönmüştür. (Adeta astronomik bir yıldız çökümü olayını tarif etmektedir) Bu kendi ırklarının ikinci dünyasının yok olmaya başlaması anlamına gelir.
-"Tokpela" dört dünyadan ilkinin yaratılışı
İlk dünya sonsuz uzay olan Tokpela idi…
Hopilere göre sadece yaratıcı Taiowa vardı. Geri kalan her şey sonsuz bir uzay idi. Başlangıç ve bitiş, zaman, biçim ve hayat yoktu. Ölçülemez bir boşluk içinde zaman, hayat, biçim bunların hepsi yaratıcı Taiowa’nın zihninde olan şeylerdi.
Sonra sonsuzluk, sonluluğu tasarladı,…
İlkin Sotuknang’ı yarattı ve “ Sonsuz uzayda hayat için planımı gerçekleştirecek kişi olarak seni yarattım. İlk güç sensin. Ben senin amcanım, sen benim yeğenimsin. Şimdi git ve evrenleri doğru bir sırayla düzenle, hepsinin planıma uygun olarak uyum içinde oluşmalarını sağla.”
Sotuknang emirleri yerine getirdi. Sonsuz uzaya şekil vererek onları katı bir biçimde oluşumunu sağladı, sonsuz uzayı 9 evrensel krallığa ayırdı, biri yaratıcı Taiowa için, diğer kendi için ve kalan 7 si de yaşamın oluşması için.
Sotuknang işini bitirdiğinde Taiowa’nın yanına giderek “ Hepsi planına göre oldu mu ?” diye sordu. “Çok iyi dedi Taiowa” şimdi senden istediğim aynı şeyler sular için yapmandır. Suları bu evrenlere hepsini eşit olarak bölecek biçimde yerleştir.
Böylece Sotuknang sonsuz uzaydan topladıklarıyla suyu görünür kıldı ve evrenleri yarı katı yarı su haline getirdi. İşini bitirinca Taiowa’nın yanına gidip beğenip beğenmediğini sordu.
“Çok iyi olmuş” dedi Taiowa, “Şimdiki işin hepsinin huzurlu devinimi için havanın gücünü koymak.”
Sotuknang bunu da yerine getirdi. Sonsuz uzaydan topladığı havayı görünür kıldı, bunu büyük bir güç haline getirdi, her bir evrene bunları uyumlu bir biçimde yerleştirdi.
Taiowa hoşnut olmuştu.”Yeğenim, benim emirlerime uygun olarak harika işler yaptın, evrenleri yarattın ve katılaştırıp görünür hale getirdin, ama henüz işin bitmedi.Şimdi hayatı yaratacak ve onu 4 parçada tamamlayacaksın.”
Sotuknang Tokpela içindeki bir evrene, ilk dünyaya gidip oradaki dünyada kalacak ve kendisine yardımcı olacak bir kadın yarattı. Bu kadının adı Kokyangwuti idi, örümcek kadın…
Kadın uyanıp adını öğrendiğinde neden burada olduğunu sordu.” Kendine bir bak” diye yanıtladı Sotukgang, “ Burası bizim yarattığımız dünyadır. Bu dünyanın formu, maddesi, yönleri, zamanı, başlangıcı ve bitişi vardır. Ama şu ana dek bir hayat formu yok. Neşeli bir ses ve hareket yok. Bunlar olmaksızın hayatın bir anlamı olmaz.Sana bu hayatın yaratımı için tarafımızdan güç verildi. Bunu yapman için akıl, bilgelik ve sevgi ile yaratıldın, bu yüzden buradasın.”
Bunun üzerine örümcek kadın yerden biraz toprak parçası alarak tuchvala- tükürüğü ile yoğurdu, şekil vererek iki kalıba ayırdı. Kendi yaradılışındaki bilgelikten yapılmış beyaz bir madde ile üzerlerini örtüp üzerlerine yaradılış şarkısını okudu. Örtüyü kaldırdığında iki varlık, ikizler açığa çıktı ve biz kimiz neden buradayız diye sordular.
Örümcek kadın sağ taraftakine, “sen Poqanghoya’sın, dünya üzerinde hayat oldukça bunun düzenine yardımcı olacaksın. Şimdi git ve dünyayı dolaş ve ellerini tümüyle katılaşıncaya dek toprağın üzerine koy, bu senin görevindir.
Daha sonra sol taraftaki ikize, “sen Palongawhoya’sın” dedi, “ Dünyada hayat oldukça bunun düzenine yardım edeceksin. Şimdi git dünyayı dolaş ve her taraftan duyulabilecek sesi bırak. Bu ses duyulduğunda sen yankı olarak bilineceksin, içinde yaratıcının sesi olan yankı.”
Poqanghoya bütün dünyayı dolaşarak toprağı katı hale getirdi,
Palongawhoya da, dünyanın titreşim merkezlerine sesini bıraktı, bütün dünya titreşti, evren uyumla sarsıldı, böylece bütün dünya yaratıcıya övgü iletisi taşıyan bir ses enstrümanına dönüştü.
“ Bu senin sesin amca” dedi sotuknang Taiowa’ya, “ Her şey senin sesine göre ayarlandı.”
“ çok iyi” dedi Taiowa.
Görevlerini başardıktan sonra Poqanghoya dünya ekseninin kuzey ucuna, Palongawhoya ise güney ucuna gönderildi, burada ikisi birlikte dünyanın dönüşündeki düzeni sağladılar. Poganghoya’ya aynı zamanda dünyayı katı formda tutma gücü verilmişti. Palongawhoya’a ise havayı kendi uyumlu akışında tutmak görevi ve iyilik için veya dünyanın titreşim merkezlerinin uyarısı için çağrı gönderme talimatı verilmişti.
“ Zamanı geldiğinde bunlar sizin görevleriniz olacak” dedi örümcek kadın. Sonra dünyayı giydirmek için ağaçları, çalıları, bitkileri, tohumları yarattı onlara isimler ve hayat verdi. Aynı biçimde bütün kuş türlerini, hayvan kalıplarını yarattı, üzerini kendi beyaz maddesiyle örterek üzerlerine şarkısını okudu. Bazıları örümcek kadının solunda, bazıları sağında durdu, diğerleri önünde ve arkasında toplandı, onlara yaşamak için dünyanın dört bir köşesine yayılmalarını gösterdi.
Sotuknang bütün bunları ve gücü görmekten mutluydu. Neşe içinde, Taiowa’ya, “ Gel ve gör dünyamızın neye benzediğini” dedi.
“Çok güzel” dedi Taiowa, “ insan hayatı için her şey hazır, son bir dokunuşla planım tamamlanacak”
Kaynaklar :
ntvmnsbc bilim
sonsuz us
Book of the Hopi / Frank Waters
Ayrıca Bkz : Zaman Kavramının Olmadığı Kültür; "Hopi"ler
.