Heyokalar etrafta boş boş gezinir gibi görünüp bir yandan insanları iğnelerken onlara önemli önemli ve zor sorular sorar; duymaktan ve söylemekten korktukları şeyleri söyler. İzleyici, satır aralarını okuyarak genelde insanların düşünmediği şeyleri düşünür; bu şeylere başka açılardan bakma fırsatı bulur.
Heyokalar bir yandan insanları aynalarken bir yanda da öğretir. uç noktada davranışlar sergileyerek onların davranışlarına ayna tutar ve bu yolla şüphelerini, korkularını, nefretlerini ve zayıflıklarını görmelerini ve incelemelerini sağlar.
Heyokaların ayrıca duygusal acıyı dindirme güçleri vardır. bu güç, utancı deneyimlemelerinden gelir "kendi yaşamlarındaki utanç verici olaylar üzerine şarkı söyler, yemek için dilenir ve soytarı olarak yaşarlar".
Sıkıntı yaratan durumlarda insanları kahkaha atmaya sevk ederken, kendilerini rahat ve güvende hissettikleri durumlarda ise onların kendilerini fazla ciddiye almalarını ve olduklarından daha güçlüymüş gibi yapmalarını önlemek için içlerindeki korkuyu kışkırtır.
Ayrıca Heyokalar kabile kurallarının şekillenmesinde büyük rol oynarlar. Tabular, kurallar, düzenlemeler, toplumsal normlar ve sınırlamalarla pek ilgilenmiyor gibi görünürler; ancak, paradoksal olarak bu normları ve tabuları ihlal ederken kabilenin etik değerlerinin oluşmasına, kabul edilebilir olanın tanımlanmasına yardımcı olurlar. Çünkü onlar, hassas konular ile ilgili 'neden' sorusunu sorabilen ve kutsal bilgiyi taşıyanları ya da güç sahiplerini iğneleyebilen ve sorgulayabilen yegane kişilerdir.
Bir heyoka'nın rolü, insanların kendi kendilerini ve başkalarını aldatmamalarını sağlamak, onlara gerçek yüzlerini ve olayların altındaki gerçekleri göstermek ve daha derin farkındalık yaratmaktır.
Kaynak: Aziz Azad Dural