2 Aralık 2012 Pazar

Zaman Yolcusu Kral Melkisedek


Öncesiz ve Sonrasız, Babasız ve Annesizdir, Soyunu gösteren bir kayıt yoktur. Ne günlerinin başlangıcı, ne yaşamının sonu vardır. Tanrı'nın Oğlu gibi sonsuza dek kâhin kalacaktır;

Zaman içinde yolculuk mümkün müdür? Gerçekten böyle bir imkan varsa bunun metodunu bilip kullanan zaman yolcuları var mıdır? Pekiyi ya tarih kitapları bunlardan bahsediyorsa? Din kitaplarında bir kısım mucizelerin sebebi bu tür yolculuklarsa? Buna en yakın aday Hanok-Hızır-Melkisedek midir?

Melkisedek Eski Ahit olarak bilinen Yahudi Tevratının en esrarengiz kişiliklerinden biridir. Yaratılış bölümünün 17-20 ayetlerinden Kral Melkisedek’ten bahsedilir:

İbrahim Kedorlaomer’le onu destekleyen kralları bozguna uğratıp dönünce, Sodom Kralı onu karşılamak için Kral Vadisi olan Şave Vadisi’ne gitti. Yüce Tanrı’nın kâhini olan Salem Kralı Melkisedek ekmek ve şarap getirdi. İbrahim’i kutsayıp şöyle dedi: “Yeri göğü yaratan yüce Tanrı İbrahim’i kutsasın. Düşmanlarını onun eline teslim eden yüce Tanrı’ya övgüler olsun.” Bunun üzerine İbrahim her şeyin ondalığını Melkisedek’e verdi.

Melkisedek ile ilgili ikinci bir ayette Zebur 110:4 de geçmektedir: Rab and içti, kararından dönmez: “Melkisedek düzeni uyarınca sonsuza dek kâhinsin sen!” dedi.

Melkisedek kelimesinin iki anlamı vardır. Melek ibranice de Kral anlamında kullanılır. Arapça’daki Malik gibi. “Tzedek” ise “doğru(luk)” anlamındadır. Yani Melkisedek “Doğruluk Kralı” demektir. Tevratta Melkisedek “Salem Kralı” ve “El Elyon Rahibi” olarak da geçmektedir. Salem isimli kent tüm aramalara rahmen henüz bulunabilmiş değildir. Bazılarına göre burada bahsedilen Yerusalem yani Kudüs’tür. El Elyon ise “yüce Tanrı” olarak tercüme edilebilir. Yani bahsi geçen İbrani Tanrısı’nın rahibidir.

-İbrahim ve Melkisedek Karşılaşması

Levi soyundan gelen İbrahim Tevrat’a göre savaştan sonra Melkisedek tarafından kutsanır. İbrahim’de buna karşılık bu Krala onda bir hak(öşür) verecektir. Kutsayanın Kutsanandan üstün olduğu açıktır. O halde Melkisedek İbrahim’den daha üstün bir konumda ve Melkisedek rahipliği Tanrı katında Levilerden daha önde olduğu anlaşılmalıdır. O halde Melkisedek’in Peygamber ile Tanrı arasında bir yerde yer aldığı düşünülmektedir.

Savaştan dönen İbrahim’e Salem Kralı Melkisedek ekmek ve şarap ikram eder. Ekmek ve şarabın Hıristiyanlar arasındaki anlamı açıktır. Ekmek İsa’nın eti ve şarap onun kanıdır. Salem diye bir kent de yoksa, kastedilen Kudüs Krallığı ise Melkisedek bir kısım Hıristiyan düşünür ve alimlerine göre İsa’dan başkası olamazdı.

Jacques Bergier ” Les Maîtres Secrets du Temps – Zamanın Gizli Sahipleri ” isimli kitabında Melkisedek ile Enoş peygamberi bir tutarak Melkisedek Rahipliğini zaman içinde yolculuk yapma yetisi bulunan gizli bir cemiyet olarak görmektedir. Ünlü yazar ve gazeteci Artuh Machen’in The Great Return – Büyük Dönüş kitabından bahseden Bergier Llantrisant Kasabasında geçtiği iddia edilen gizli bir ayinden ve devamında inanılmaz mucizelerden bahseder.

1917 yılında gerçekleştiği iddia edilen Llantrisant Kasaba Kilisesindeki törene kasabaya yabancı kişiler gelerek katılmış ve Kutsal Kase (Graal) töreninde kimsenin bilmediği kutsal antik Yunan dilinden dualar okunmuştur. Kilise kubbesindeki gül şeklindeki bezeme parlamaya başlamış, onun parıltısı civarda bulunan askeri birliklerin de dikkatini çekmiştir. Gece yarısı meydana gelen bu olaydan sonra elli kilometrelik bir alanda bir çok hasta mucizevi olarak iyileşmiştir. Yazar Arthur Machen kitabında bunlardan biri olan Olwen’in öyküsünü ballandıra ballandıra anlatır. Bergier öyküye biraz şüpheci bakmaktadır. Ancak ona göre bu olayın olmamış olması Melkisedek’in tarihsel bir kişilik olmadığı anlamına gelmez. Nasıl İsa’ya atfedilen bir kısım mucizeler aldatmaca olması İsa’nın tarihsel rolünü zedelemeyecekse bu olay da böyledir. Ona göre aldatmaca olsa bile Melkisedek inancını gösterir bir belgedir.

Melkisedek rahipliği Levi rahipliği ile karşılaştırılmaktadır. Leviler aslında büyücü-rahiplerdir ve demek ki, Melkisedek Rahipliği bu alanda Levilerden üstündür. Cadı öykülerinde adı geçen ünlü Salem Kasabasına bu adın verilmesi boşuna değildir. Bu ad ile kasabadak Cadıların diğerlerinden üstün bir konumda oldukları kastedilmek istenmiştir.

Melkisedek bize zaman içinde yol alan ve sonsuza kadar yaşayacak bir kraldan ve onun icraatlarından bahseden bir öyküdür. Aslında hiç de İslami olmayan Hızır Peygaber olayını çağrıştırır. Bazılarına göre Melkisedek tarihte hep yaşayan bir kişiliktir. Bir kısım okultiste göre ise bu bir kraldan çok zaman yolculuğu yapmayı bilen ve kendisine saklayan gizli bir kardeşlik cemiyetinden başka bir şey değildir. Bu fikri savunanlar dolaylı yollardan Gül-Haç yapılanmasından dem vurmaktadırlar. Jacques Bergier gibilerine göre Michael Scot, Leonardo da Vinci, Roger Boskovich, Saint Germain Kontu ve hatta ölümsüz çin imparator Fo-Hi bu yapılanma ve inanç sisteminin üyeleridir.


-Ansiklopedik

Melkisedek: Eski Ahit'te adından hem kral hem de rahip olarak söz edilen mitolojik kişi.

Hz. İbrahim'in, Kedorlaomer komutasındaki birleşik Mezopotamya ordularını yenerek, kaçırılan yeğeni Lut'u kurtarmasının anlatıldığı öyküde (Tekvin 14:18-20) Melkisedek gerçek bir kişi olarak geçer. Öyküye göre savaştan dönüşünde İbrahim'e rastlayan Melkisedek, ona ekmek ve şarap verir ve onu "en büyük Tanrı" (El Elyon) adına kutsar. İbrahim ise bunun karşılığında ona savaş ganimetinin onda birini verir. Bu davranış bazı Hristiyan bilginleri tarafından Komünyon'un ilk örneği olarak kabul edilmiş ve Melkisedek'in adı Katolik ayin sistemine geçmiştir.

Melkisedek Kenan dilinde "Kralım (Tanrı) Sedek'tir" anlamına gelir. Krallığın merkezi olduğu söylenen salem ise büyük olasılıkla Kudüs'tür. Mezmurlar'da (76:2) Salem'e yapılan atıflardan Kudüs ile aynı yer olduğu anlamı çıkar. Ayrıca Tekvin'de (14:17) "Kralın Vadisi"ne yapılan atıf da bunu doğrular. Melkisedek'in hizmetinde olduğu tanrı El Elyon'dur. Bu da Kenan dilinden gelen ve büyük Tanrı'yı ifade eden bir sözcüktür.

İbrahim'in bir Kenan rahip-kralının otoritesini tanıması çok şaşırtıcıdır ve Kitabı Mukaddes metinlerinin hiç birinde benzeri yoktur. Bu öykünün Kral Davud'un Kudüs'ü ele geçirerek dinsel merkez haline getirmesi sırasında bir tür özür metni olarak son biçimini aldığı söylenebilir. İbrahim'in Kudüs'lü bir rahip-krala vergi ödemesi, onun soyundan gelenlerin başkentteki rahiplere vergi ödemelerinin ilk örneği olabilir. Öykü İbrahim'in soyundan gelen Levi rahipleri ile daha sonra İbrani tanrısı Yahve'ye inanan Kudüs'lü Zadok rahipleri arasındaki çatışmayla da ilgili olabilir. Zadok rahipleri zorla Babil'e götürülene değin Kudüs'te rahiplik kurumunu ellerinde tutuyorlardı. Bundan sonra da Levi rahipleri egemen oldular. Melkisedek öyküsünün Zadok rahiplerinin yeniden güç kazanmalarını yansıtması da olasıdır.

Metnin yorumuna ilişkin bazı sorunlar vardır. İbrahim'in onda birlik vergiyi Melkisedek'e vermesi ve kendisinin herhangi bir şey almayı reddetmesi pek olağan bir durum olarak görünmemektedir. Bazı araştırmacılar da Kral Davud döneminden bir yazarın Kenan'lı bir kahraman adına bir öykü oluşturmasının olağan karşılanamayacağını öne sürmüştür.

110. Mezmur'da Davud'un soyundan gelecek bir mesihten söz edilirken, Melkisedek bu mesihin ilk örneği olarak gösterilir. Buna dayanarak Yeni Ahit'teki Paulus'un İbranilere Mektubu'nda Melkisedek "doğruluk kralı", Salem ise "barış" olarak çevrilmiş ve Melkisedek Hz. İsa'nın öncüsü olarak gösterilmiştir (İbranilere Mektup; 7:2). Böylece Levioğullarının atası İbrahim'in Melkisedek'e vergi ödeyerek hiyerarşide ondan sonra yer alması ile Hz.İsa'nın Melkisedek benzeri rahipliğinin Levioğullarına üstünlüğü arasında bir benzerlik kurulmuş olmaktadır. Ayrıca, Eski Ahit'te Melkisedek'in doğum ya da ölüm gününden söz edilmemiş, rahiplik süresi de sonsuz olarak belirtilmiştir.

Derleme

.