19 Aralık 2012 Çarşamba

El-İlah'ın Üç Kızı


Al-Uzza, Al-Lat ve Menat islamiyet öncesi Arabistan'da tapınılan 3 Tanrıçaydı. Çok geniş bir alanda insanlar bu üç tanrıçaya taparlardı. Muhammed'in zamanında da Mekke'de oldukça popülerlerdi.

-El-Lât

Özellikle eski kaynaklara göre Al-Lat Mezopotamya yeraltı tanrısı Ereshkigal'in alternatif ismidir. (bir diğer ismidir) Nabataean'lar ve Petra'lılar onu yine Yunan Athena ve Tyche'ı ve Roman Minevra'sıyla özdeş tutup tapmışlardır.Yunanlıların çok dilli yazıtlarında ondan ''Büyük Tanrıça'' adıyla bahsedilir.Herodot'a göre o aslında Afrodit'tir.

Al-Lât yani Lât ("Tanrıça"), İslam öncesi Arabistan'daki bereket tanrıçası. İslam öncesi dönemde Mekke'nin üç baş tanrıçasındandır. Bu üç tanrıça Mekke'lilerin inancına göre Tanrı'nın kızlarıydı. Petra'lı Nabatlılar tarafından da tapınılan Lat, Nabatlılarca Yunan Athena ve Roma'lı Minerva ile denk tutulmuştur. Wellhausen'e göre, onlar Lat'ın Hubal'ın annesi olduğuna inanıyorlardı.

Hişam bin el-Kalbi tarafından yazılmış Putlar Kitabı`na (Kitab el-Esnam) göre, İslam öncesi dönemde Araplar onun Kabe'de yaşadığına inanırlardı ve Kabe'de ona ait bir put bulunurdu.

Bu ilahın ismi, İslam dışı ve dönemin insanlarının tapındıklarından olarak İslamın kutsal kitabı olan Kur'an'da geçer. Necm Suresinde ismi bir diğer Arap mitolojisi figürü Uzza ile birlikte anılır:

"Siz de gördünüz değil mi Lat ve Uzza'yı?".

Bir sonraki ayette de bir diğer Arap mitolojisi figürü Menat'ın ismi anılır. Sıklıkla üçü bir tür tanrıça üçlemesi meydana getirdikleri şekilde ilgili yazınlarda yer bulmuşlardır. Bu üçlemenin başı konumundaki Lat'a, Arap mitolojisinde sıklıkla, her şeye gücü yeten baş bir tanrının, el-Lah'ın (veya bugünkü İslamî anlamının dışında Allah - "Tanrı"), kızı olarak tapınılmış olsa da, bazı bölgelerde baş tanrının bir tür eşi konumunda da tapınıldığı olmuştur. Bununla birlikte genel kanı İslam öncesi Mekke'de, ayetlerde de ismi geçen, üç tanrıçanın "Allah'ın kızları" olarak anılmış olduğudur ki bu eylem Kur'an'da yerilerek yer bulur.

-El-Manât

Tanrıça Menat ise Mısır Tanrıça'sı Hathor'un diğer ismidir. Üç tanrıçanın da ayrı ayrı birer tapınakları vardı ve islamiyetin gelişiyle hepsi teker teker yıkıldılar.

Manat veya Manah, Arap mitolojisinde bir tanrıça. İslam öncesi Arabistan'da tapılan tanrıçalardandır, özellikle Mekke şehrinin üç baş tanrıçasındandı. İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da da geçer. Putlar Kitabı`na (Kitab el-Esnam) göre İslam öncesi dönemde Araplar Manat'ın kader tanrıçası olduğuna ve üç baş tanrıçanın en yaşlısı olduğuna inanırlardı. O dönemlerde bu üç baş tanrıçanın Tanrı'nın kızları olduğuna inanılıyordu. Petra'daki Nabatlılar onu Manawat ismiyle anıyor, onu Greko-Romen tanrıça Nemesis ile denk tutuyor ve Hubal'ın karısı olduğuna inanıyorlardı.

Putlar Kitabı`na göre, İslam öncesi dönemdeki Arap putlarından en eskisi Manat idi. Ayrıca, eser Mekke'ye Manat adına yapılan bir tür hacdan da bahseder. Yine aynı eserde sahabelerden Ali'nin Manat'ın putunu yok ettiği anlatılır.

-El-Uzzâ

Al-Uzza islamiyet öncesi Arap dininin baş tanrıçalarından biriydi ve Allah'ın kızlarından biri olarak Al-Lat ve Manat'la beraber tapınılırdı. Eski Arap krallıklarından biri olan Nabataean'lar Al-Uzza ile Yunan tanrısı Afroditi(Roma'lılarda Venüs) aynı tanrıça olarak görürlerdi. Mekke yakınlarındaki Taif''te ki kübik taş parçası bu tarikat tarafından kutsal sayılırdı. Kuran-ı Kerim sure 53:19'da bu tanrıçanın adı geçmektedir.

Al-Uzza, İsa'dan evvel 3. ve 4. yüzyıllarda Dushara ile birlikte Petra'nın tanrıçası olarak uyarlanmıştı. Isıs, Tyche, ve Afrodite'e özellikleri açısından benzerlik gösteren ve onların yerini almış bir tanrıçadır.

Nabataean ve Petra'lılara ait yazıtlarda Al-Uzza Venüs ile bağdaştırılmıştır. Kureyş kabilesinin de tanrıçası olan Al-Uzza'ya inananlar ona yolculuk yaparlardı, hediyeler verir, kurban keserlerdi. Ayrıca onun inananları Kabe'yi tavaf ederek ona sesli bir şekilde dua ederlerdi. El-Uzza'ya inananların tavaf esnasında okuduk ları dizeler müslümanlarca şeytani dizeler olarak kabul edilirler. Kitab Al-Asnam Al-Uzza ve diğer tanrıçalardan Kuran-ı Kerim'de Allah'ın kızları olarak bir zamanlar bahsedildiğini fakat daha sonra bu surelerin kuran'dan çıkarıldığını öne sürer.

Al-Uzza Yahudi ve Hristiyan ilminde Melek Metatron'un diğer ismidir. Ekseriya, melek(seraphim) Semyaza yada Yahudiler'e göç (exodus) esnasında eziyet eden Mısır'ın 3 baş meleğinden (Rahab, Mastema, ve Duma) biri olarak da düşünülür.

Uzza, İslam öncesi Arabistan'daki bereket tanrıçası. İslam öncesi dönemde ve Mekke şehrinin üç baş tanrıçasından biriyidi. O dönemlerde Uzza, Manat ve Lat "Tanrı'nın kızları" olarak anılıyorlardı. İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da da İslam öncesi tapınılan ilah-putlardan biri olarak adı geçmektedir (53:20).

Hubal gibi Uzza da, İslam öncesi Kureyşliler tarafından korunmak için çağrılırdı. "624'te Uhud savaşında, Kureyşlilerin savaş narası 'Uzza'nın insanları, Hubal'ın insanları!' şeklindeydi." (Tavil 1993)


İslam öncesi Arabistandaki ilahlara dair bilgi bulmak pek kolay olmadığı gibi bulunan bilgilerin güvenilirliği de tartışmalı olabilmektedir. İlahların kökenleri ihtiyatlı bir biçimde araştırılmakta ve bazı öneriler getirilmektedir. Nabatlıların, Petra'daki, Uzza'ya dair kitabelerinde Uzza'nın Venüs gezegeniyle ilişkilendirildiğine dair açıklamalar bulunmaktadır.

Hişam bin el-Kelbi tarafından yazılmış Putlar Kitabı`na (Kitab el-Esnam) göre (N.A. Faris 1952, s. 16-23); "Kureyşliler de dahil Arapların çocuklarına Abdul-Uzza ("Uzza'nın kulu/kölesi") ismi koyma adetleri vardı. Daha da önemlisi Kureyşiler için Uzza en önemli puttu. Onu ziyaret eder, hediyeler getirir ve kurban adayarak lütuf dilerlerdi."

Tapınılan üç tanrıçanın (Uzza, Manat ve Lat) gerçekten Tanrı'nın veya başka bir ilahın kızları olarak tapınılıp tapınılmadığı konusu belirsizdir. Putlar Kitabı`na göre üç tanrıçanın da tapınımına farklı zamanlarda başlanmıştır, buna göre ilk dönemlerde kardeş bile sayılmıyor olabilirler. İslami kaynaklar, İslam öncesi dönemde bu üç tanrıçaya Tanrı ile insanlar arasında ara buluculuk etmesi için tapınıldığını ileri sürmüştür. Kur'an'da Tanrı ile insanların aralarına ara bulucu sokmamaları gerektiğine - İslam dininde buna gerek olmadığına dair ayetler bulunmaktadır. Özellikle, Zümer suresinin 3. ayetinde geçen bir ifade tefsirciler tarafından böyle yorumlanmıştır. Ayet şöyledir:

"İyi bil ki, halis din yalnız Allah'ındır. O'ndan başka dostlar edinerek, 'Onlar bizi Allah'a yaklaştısınlar diye kulluk ediyoruz' derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde hüküm verecektir." (Zümer suresi, 39/3)

Tefsirciler ayetin son kısmını, İslam öncesi dönemde bölgedeki insanların Allah veya tek yaratıcı Tanrı'ya inandıklarını ama melekleri veya bir tür ilahları, kendilerini Yaratıcı Tanrı'ya yaklaştırsınlar diye aracı kıldıklarını bu aracı ilahlara ve putlarına taptıkları şeklinde açıklamıştır. (Seyyid Kutub, Fî Zilâl-il Kur'an, 8. cilt, Zümer Suresi, 3. ayet, s. 567 - Dünya Yayıncılık, İstanbul, 1991 ve Mevdudi, Tefhimu'l Kur'an, 5. cilt, Zümer suresi, 3. ayet, s. 93-95, İnsan Yayınları, İstanbul, 1991.)

Her üç tanrıçanın Mekke'nin yakınında kendilerine adanmış farklı mabetleri vardı. En önemli Arap Uzza mabedi, Kudayd'ın yanındaki Nakhlah diye anılan bir yerde idi, burası Mekke'nin doğusunda Taif'e doğruydu.

Geç dönem putperest (pagan) Arap şiirinde Uzza güzelliğin simgesi olarak geçmekteydi. Her ne kadar Uzza'nın Güney Arabistan'daki varlığı kısa denilebilecek bir zaman dilimi içinde yok olmuşsa da, kuzeyde Nabatlılarca Petra'da varlığını sürdürdü. Nabatlılar başlarda Arap isimlerine sahip ilahlara sahipken, daha sonra bu özgün ilahları Hellenistik tanrı ve tanrıçalarla özdeşleştirmiştir. Bunun sonucu olarak, Uzza da İsis ve Afrodit ile ilişkilendirlimiştir. Petra'daki kazılarda İsis/Uzza'ya adanmış bir tapınak ortaya çıkarılmıştır. Bu tapınak içinde bulunan bazı oymalardan esinlenerek Kanatlı Aslanların Tapınağı olarak anılmaktadır. Uzza ismi Petra'daki kitabelerde kayıt edilmiştir.

Putlar Kitabı'nda alıntılanan ve Zeyd ib-Amr ibn-Nufeyl tarafından yazıldığı geçen bir mısrada şöyle denmektedir:

Uzza ve onun iki kızına artık tapmam. Arapça yazılışı : فلا العزى أدين ولا ابنتـيهـا.

Buna göre İslam öncesi dönemde Uzza'nın tapınılan iki kızı olduğu da düşünülebilir, fakat bu konuda daha fazla bir kaynak veya kanıt bulunmamaktadır.

Bu gün orta doğuda Türkiye'nin güney doğusunda Abdülmenat ismine rastlamaktadır,insanların çocuklarına neye binaen "Menatın kulu" anlamına gelen bu ismi verdikleri düşündürücüdür.

Derleme

.