-Kabala'ya göre; evrenin oluşumunu belirleyen aşamalar.
Sefirot, çoğul bir sözcüktür. Tekili "sefira"dır. İbranicede etimolojisi bakımından "safar" yükleminden türetilmiş olup, "sıralama" ya da "numaralama" anlamına gelir. Kimi kabalistik yazarlar, bu sözcüğün kökenini, "parlak ve pek güzel" anlamına gelen "safiri" sıfatına bağlamıştır. Kabaladaki kullanımında ise, sefirot, "çemberler" (daireler) ya da "yörüngeler" anlamına gelmektedir.
Kabala'ya göre; Tanrı evreni 32 aşamada oluşturmuştur. Bu aşamalardan her biri, ayrı bir sefiranın karşılığıdır. İlk on sefirot, diğerlerine oranla önceliklidir. Bunlar, Güneş Sistemi'ni oluşturduğu varsayılan 10 göksel cisim tarafından temsil edilir. Diğer 22 sefirotun her biri de İbrani alfabesinin harfleriyle temsil edilir. Bu 22 harf, dönüşlü olarak "yaratıcı söz"ün karşılığı olan ilk on sefirotu oluşturur.
Bu on sefiranın, birbirleriyle olan tasarımsal ilişkileri bakımından yerleştirilmiş olduğu şematik düzen aslında üç boyutludur; aradaki bağlantılar birbirini kesmez. Fakat kağıt üzerine çizildiğinde bir düzlem üzerindeymiş gibi görünür.
Tüm ezoterik ve teozofik öğretilerde Kabala’ya benzer anlatımlar vardır. Bilgi iniş kaynağının kökeni olarak tek bir noktadan olduğu için her kavmin bilgiyi kendine göre yorumlarının olması, evrensel bilgilerin çeşitli kalıplardaki ve renklerdeki birliğini, tekliğini görmek açısından da eşsiz bir fırsat sunmaktadır bizlere. Bilginin 10 katmanda açılışına Kabala’da Sefirot denmektedir. Sefirot, 10 emir olarak da Kutsal Kitaplarda emir olarak bildirilen bilgilerin ezoterik karşılığıdır.
Kabala, İçrek, Batıni ya da kısaca Ezoterik açılımlar içerir. Kabala, 10 kutsal sözün öğretiye uygun teozofik yani tanrıbilime uygun açıklamalarını yapar. Sefirah sözcüğünün hiçbir dilde tam karşılığı yoktur, bunun kökü cipher ve saphire sözcüklerine dayanır. Bazıları Sefirot’u kutsal güçler ve kutsal akımlar olarak görür, bazıları da kutsal yönetimin alet ve araçları olarak niteler. Mistikler ise bunları Tanrının on yüzü, eli ve hatta elbiseleri olarak ifade ederler.
Sefirot arasındaki ilişki üç kapalı kutsal prensip tarafından yürütülür. Bunlar yani Zahzarot; İlk isteğin gizli parlaklığı, Merhamet ve Adalet' tir.
İstek dengeyi sağlar, Merhamet genişletir ve Adalet yayılmanın akışındaki dengeyi kurar, bazen de akışı zorlar. Böylece Sefirot sembolünün anlatmak istediği 10 kutsal davranışın kesin örnekler şeklinde organize edilmesi mümkün olur.
Dördüncü olarak söylenen örnekse, her şeyin ortaya çıkmaya dayandığının modelidir. Yokluktan varlığa geçiş sonra tekrar yokluğa dönüş paradigması tüm ezoterik ve inisiyatik öğretilerde sık rastlanan bir paradigmadır ve araştırıcının da esnek bir zihne sahip olması şartını gerektirir. Kozmoloji ve teozofi ile ilgilenmek isteyenler, karşıt görüş gibi gözüken görüşlere, iç içe geçmiş sembolleri çözmeye yatkın bir zihne sahip olmalıdırlar.
Her şeyin ortaya çıkmaya dayanması modeli, Kabala’da Tanrı'nın imajı olarak adlandırılır, fakat genellikle bu imaj hayat ağacı olarak bilinir. Her sefirah, dönüşte bir zahzarot’un bölgesel etkisiyle yayılır, bu nedenle 10 sefirah’ı açığa çıkaran akım, şimşek çakması gibi zig zag şeklinde görüntü verir. Merkez noktadan denge, sağ yöne genişleme ve sol yöne zorlama olduğu kabul edilir. Bu yüzden Zahzarot, hayat ağacındaki diyagramda dikey sıralamayı yükseltir ki bunlar sütunlar olarak bilinirler. Eşitlikten zarafet, istek olarak merkezde; merhametten aktif güç genişlemesi olarak sağda; sertlikten dolayı ise solda tezahür eder.
Karşılıklı ilişkiler dördüncüyü ağaca, tüm varoluşun altına koyarlar; ve böylece sefirotun özellikleri bilginin dallarında zaman dilimleri olarak görülürler. Bunların ana tanımı Tanrının sıfatları gibi olduğu halde, insan deneyimlemelerinin, genişlemesinin, büyümenin zaman dilimleri olarak da tanımlanabilirler, çünkü biz Tanrının kendi imajında yer bulan yansımalarız. İyi yansıma yapabilmek için de Sefirot’un 10 açılım kuralını her zaman uyguluyor olmalıyız. İnsanın gelişmesi metodu Kabala'da sıkça geçer ve saf soyutlukların açıklanamadığı metafizik alanlarda bu sembolik dile rahatlıkla başvurulur.
Boşluğun ucundaki ilk sefirah İbranice Keter (taç) olarak adlandırılır ve bu açığa çıkma; olmuşu, olanı ve olacağı kapsar. Burası ilk yayılmanın ve son dönüşün yeridir. Kutsal sıfatının doğası gereği Tanrının adı olarak belirtilir ki bu geleneksel olarak "Ben Benim" şeklinde ifade edilir. Işık huzmesi dengenin bu noktasından yayılır, merhametin etkisi altında, güç ve genişleme ikinci sefirahı açığa çıkarır, bu da Hokhmah'dır.(akıl, hikmet, bilgelik) Kutsallık ve insan aklının aktifliği, öz bilgisi insanoğlu tarafından deha, ilham veya vahiy olarak nitelenir.
Üçüncü sefirah güç, şekil ve eylemsizliğin açığa çıktığı Binah'dır (anlayış). Bu pasif, yansıtıcı ve kavrama kapasitesi olan akıldır. İnsanda sağduyu ve gelenek içinde açığa çıkar. Binah solda olup güç sütununun başında bulunur, Keter’in altındaki denge sütununa temas eder, ağaçtaki bu noktada denge kesindir. Bu nokta Ruah Ha Kodesh'tir, kutsal ruh olarak 3 yüksek sefirah’ın altını örter, ortaya, açığa çıkmamış olarak fakat açılmanın içinde yer alır.
Ağaçta sefirah olmayan Daat (vahiy) ile işaretlenmiştir. Mutlaklık direkt olarak varoluşun içine girer. İnsanoğluna göre Daat, Tanrıdan başka bir yerden gelmeyen bilgidir. Daat sadece görünmekle kalmaz aynı zamanda bilinir de. Bu bilinme, Binah’tan gelen derin düşünmekten, yani aklın açığa çıkmasından bu yönüyle farklıdır. Yüksek sefirahların çocuğudur, yalnızca gözetlemek değil aynı zamanda olmak'tır.
Işık Daat’ın hemen altından merhametin sütununa girer ve tekrar gücün sütununa döner ve bir sefırot çift olarak tanımlanır. Bu katta duygular hakimdir ve yüksek aklın farkıdır. Aktif ve iç duygunun Sefira’sı Hesed (merhamet), pasif veya dış duygunun Sefira’sı Gevurah'dır. (adalet)
Bu sefirahların tamamlayıcı özellikleri olarak da Hesed ’de aşk, hoşgörü, cömertlik ve Gevurah ’da disiplin ve ayırdetme özellikleri olduğu söylenebilir. Bu duyguların egemen olduğu aşamada, karşıt sefirotik prensiplerin operasyonu sırasında yönlerden birine ağırlık verilmesi ile günlük yaşantıda kendini açığa vurur, her insanın yaşamında buna göre hüküm/ Gevurah veya merhametin Hesed etkisi izlenebilir. Parlak ışık, merhametin Hesed’in geniş hoşgörülü yönteminden hükmün Gevurah’ın yapıcı yöntemine girer ve tekrar dönerek aşağı dereceye geçer, burası denge'nin sütunudur. Burada merkezi sefirah olan Tiferet ; güzellik, süs, ziynet vardır. Bu ağacın kalbidir ve direkt olarak merhamet ve güç sütununun tüm sefirahlarıyla ilişkilidir.
Merkezdeki Tiferet kalplerin kalbidir. Merhamet ve hüküm ile birlikte, kutsal ruhun üçlemesini oluşturan merhamet-hüküm-ruh (güzellik), yüksek sefirahlar olan hikmet ve anlayışla birlikte Tanrısal Ruhun büyük üçlemesini yaparlar ve bu üçlemenin ortasında da Ruah Ha Kodesh vardır. İnsan psikolojisinde Tiferet "kendi" dir, şahsın çekirdeği, esasıdır. Ancak bu, günlük benliğin arkasındaki Ben’dir. Adalet (Gevurah), Merhamet (Hesed), Anlayış (Binah) ve Hikmet (Hokhmah) yüksek merkezlerinin genelde pek farkında olunamayan etkilerini odaklar.
Tiferet’in (güzellik) altından, parlak ışık ile tamamlayıcı özellikler ortaya çıkar. Bunlar da merhamet ve güç sütunlarında en alttadır. Aktif genişleyici taraf Nezah (zafer), pasif ve sıkıştırılmış taraf ise Hod 'dur (ihtişam). Geleneksel olarak bu özelliklerin İbrani isimleri zafer ve parlaklık (görkem) olarak tercüme edilir. Bu kutsal değerler Tanrının misafirleri rolünü üstlenirler ve kutsal isteği yapmak üzere gönderilirler. İnsanda vital-psiko-biyolojik olaylar olarak görülür. Bunlar aktiflik, içgüdü ve atılganlık Nezah (sonsuzluk) veya pasiflik bilme ve kontroldür Hod. (yansıma)
Denge sütununda ve bu iki pratik sefirotun arasında ve altında Yesod (temel, asıl) vardır. Peş peşe giden diğer sefirotlar gibi o da daha öncekileri kapsar ve bundan dolayı birçok özelliklere sahip bir komplekstir. İlki üretken oluşudur. Görüleceği gibi bu noktadan itibaren ağacın devamı (gelecek ağaç) ortaya çıkar.
İkinci olarak geri dönüşlüdür (yansıma) ve burada doğrudan Tiferet’in (güzellik) altındadır. Resmin resmi (imajın imajı) olarak kavranabilir ve ağaç kendini görür, Yesod asıl ayna içindeki aynadır. Bu iki tamamlayıcı görev şunu ifade eder: Onun temeli (kaynağı) saf ve sağlam olmalıdır, bundan dolayıdır ki seksüel saflığın (temizliğin) iç manası bu sefirah ile bağlantılıdır.
Bizde ise Ego ve Şuur’un alt bölümüne tekabül eder, burada biz kendimizi görürüz. Bir insanın kendi gerçek değerlerini diğer insanlara gösterebilmesi ancak Tiferet’e projekte olmasıyla olanaklıdır. Dünya hakkındaki idraklerimizin çoğunluğu ve irade-istek ile ilgili aletlerin çoğunluğu burada yerini alır.
En alttaki sefırah Malkut (krallık), Keter’in (taç) tamamlayıcısıdır. Burada parlayan ışık yere iner ve Tanrının madde içindeki varlığı olan Şehina’yı tesis eder. Ağaç tamamlanmıştır. Kök, gövde, dallar ve meyve, ağacın varlığa ulaşmasını sağlar veya irade, akıl, kalp, vücut veya tanrısal istek, tanrısal akıl, tanrısal kalp ve tanrısal vücut olarak da ifade edilebilir. Dört unsur yani toprak, su, hava ve ateş insan bedeninde de bulunmaktadır ki bunlar aynı zamanda Malkut’un dört katmanıdır; katılar, sıvılar, gazlar, ve radyasyonlar olarak, işte bizi canlı tutan bunların birbiriyle reaksiyonlarıdır.
Buraya kadar Sefirot’un genel temasını ana hatları ile incelemiş bulunuyoruz. Daha detaylı bilgi için kaynak kitaplardan yararlanmakta fayda vardır. Sefırot’un üçü aktif olan sağ taraftaki Merhamet sütununda, diğer üçü pasif olan sol taraftaki Güç sütununda ve diğer dördü (sefırah olmayan Daat da dahil olmak üzere) merkezdeki Denge ve Zarafet sütununda yer alır. Bunların ilişkileri zigzag şeklinde ya da daha gerçekçi olarak 22 alanda gösterilir, bunlar üçlülerin oluşturduğu üçgenler (konfigürasyon) şeklinde konumlandırılabilir.
-Kabbalah:
Kabala, Yahudilerin kutsal kitabı Tevratın herkes tarafından bilinen açık anlamından başka, ezoterik anlamı bulunduğu, sembollere gizlenen bu anlamın öğrenilmesi ve yorumlanması geleneği olarak tanımlanabilir.
Kabala kelimesi, kimilerine göre İbranice Kibbel kökünden türetilen ‘’gelenekle kabul edilmiş şey’’ , kimilerine göre ise gene İbranice KBLH harflerinden oluşmuş, ‘’vahiy olarak almak, kabul etmek’’ kimilerine göre de ‘’sözel gelenek’’ anlamındadır.
Kabala ezoterik bir anlayış olduğundan dolayı hayata ve yaradılışa dair, çok çeşitli boyutlarda ve konularda yorumlar içerir. Amaç, yaradılışın sırlarına vakıf olmak, bireyin kendini arındırıp, geliştirerek mükemmele ulaşmasıdır. Yani mükemmel insan olmak ve bu suretle Tanrıya yakın olmaktır. Araç ya da kaynak ise Tevrattır.
Burada Kabala nın tarihine geçmeden önce Tevrat ve Yahudilerle ilgili bazı kısa bilgiler iletmek istiyorum. Yahudi kime denir? Yahudi sözcüğü, en büyük İsrail kabilesi olan ‘’Yahuda kabilesinden olan’’ demektir. Yahudiler daha sonraları Musa dininden olan anlamına gelen Museviler olarak anılacaklardır. Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat bu dinin kurucusu olarak, Tanrının buyruklarını kabilesine ileten ilk peygamber olduğu iddiasıyla İbrahim’i gösterir. Evrenin ve insanın yaradılışını anlattıktan sonra insanların nasıl tek soydan çeşitli soylara ve tek dilden, çeşitli dillere geçtiğini açıklar ve insan soyunu Adem’den başlatarak Musa’ya kadar getirir. İbrahim, İshak, Yakup, Yusuf ve Musa peygamberler hepsi Nuh’un üç oğlundan Sam ‘ın soyundandır ki bunlara bilindiği gibi Samiler adı verilir. Musa, Tanrı Yahve’den 10 emri almış ve esaretten kurtardığı ırkı, Musa’nın dininden anlamına gelen Museviler olarak anılmaya başlanmıştır.
Tevrat denince akla, ilk beş kitap ; Tekvin, Çıkış , Levililer, Sayılar ve Tesniye gelir. Musa’dan sonra gelen kitaplarla Musevilerin Tanakh adını verdikleri Eski Ahit meydana gelir. Eski Ahit, Tevrat’ın yazılı kurallarını içerir. Tevrat’ın bir de gelenek haline gelmiş Hahamların yorumlarını içeren sözel kuralları vardır ki İS 200 - 500 de Talmud adı altında toplanarak kağıda dökülmüştür. Yani Tevrat denince aslında Eski Ahit ve Talmud birlikte düşünülmelidir.
Tevratın ezoretik yorumlarını içeren Kabala yani gelenek, bazı Kabalistlere göre ilk Yahudi olarak kabul edilen İbrahim Peygamber’e kadar gider. Tanrı Yahve, İbrahim’e yaradılışı 10 sefirot ( Tanrı nın açılımları) ve 22 harften (İbrani alfabesi) oluşan toplam 32 yol halinde anlatır ve gelenek böylece başlar. Kabala bilgileri herkese verilmez, ancak inisiye olanlara verilir.
Kabala geleneğinin ilk olarak yazıya geçirilmesi 1.yy Filistin’ine kadar gitmektedir. 1 yy da Kudüs’te başlıca 3 Yahudi gurubu bulunmaktadır. Saddusiler, Farisiler ve Esseniler. Saddusiler, katı kurallara sahip bürokratik yönetici kesimdir. Yönetim açısından Yahudi ilkelerinden çok Roma ilkelerini , kültürel açıdan da Yunan ekinini benimsemektedirler. Yazılı Tevrata katı bir şekilde bağlıydılar. Talmud’u kabul etmiyorlardı. Farisiler; Hem Eski Ahit’e hem de Talmud’a bir bütün olarak inanıyorlardı. Bugünkü ortodoks Yahudiliğin temelini oluşturmuşlardır. Kudüs’te bulunan 3. grup Eseniler ise ruhun ölümsüzlüğüne inanan, kendilerine has yaşam tarzları olan kapalı bir guruptu. Saddusi ve Farisilerden farkları, Eseniliğin doğuştan değil ancak bireyin inisiye olmasıyla elde edilebilmesiydi. En önemli inisiyelerden biri de İsa peygamberdir. Esenilik Kabala’nın en çok kabul gördüğü sect’ tir.
(Bu arada bugünkü ortodoks yahudiler dediğimiz zaman, daha çok Sefarad ve Eşkenaz Yahudileri akla gelmektedir. Sefardik İbrani dilinde İspanya demektir.Ve Sefardim ( İspanyol ve Portekiz Yahudisi) ve Mizrahim (doğu) ( Kuzey Afrika ve Ortadoğu Yahudileri) olmak üzere iki gurupta toplanırlar. ( Ladino konuşurlar) Eşkenaz İbranice Almanya demektir. Almanya, Fransa, Doğu Avrupa Yahudileriyle Amrika’da bulunan Yahudilerin çoğu Eşkenazdır. (Yiddiş konuşurlar.)
Bir çok haham Kabala Felsefesinin 12.yy da Fransa Provence’ında yaşamış olan Kör İsak ‘la başladığını kabul eder. Kabala bilgisi içeren üç ana kitap bulunmaktadır. Bunlar, Sefer Yezirah (Yaratmanın Kitabı), Sefer Zohar (İhtişamın Kitabı) ve Sefer Bahir ( Işığın Kitabı) dır. Yezirah 1. yy da, Zohar 13.yy da, Bahir ise 12.yy da yazıya geçirilmiştir.
Sefer yazı demektir. Tanrının yazısından evrende var olanların tümünü anlamak gerekir. Tanrının düşüncesi bu var olanların anlamıdır. Kabala bilgisinin ilk yazılı metni olduğu kabul edilen Sefer Yezirah ( Ing.Book of formation, Tr. Oluşumun Kitabı) yaradılışın hikayesini Sefirot la anlatır. Yaşam Ağacı da denilen Sefirot 10 sefira dan meydana gelmiştir. Sefirot , üç sütun halinde, alt alta sıralanmış sol ve sağda üçer, ortada ise dört sefira olacak şekilde konuşlanmıştır.
Hepsi birbirleriyle bağlantılıdır. Bu bağlantı İbrani alfabesinin 22 harfi ile gerçekleştirilmiştir. Kabala felsefesinde harflerin özel bir önemi vardır. Harfler ve sayılar birer sembol olarak kullanılır ve bu yolla varlık birliği yani Tanrının birliği (Vahdeti Vücut) anlatılmaya çalışılır.
Sefer Yezirah der ki: Sefirot on’dur. Dokuz değil; on’dur on bir değil; Akıl ve Hikmetini onları anlamakta yoğunlaştır; inceleme ve araştırmalarını, irfan ve vicdanını onlara ada; var olan herşeyde Sefirot’u temel bil; Tanrıyı onlarla kavramaya çalış. Aslında bu sefirot, mükemmel insanın tasarımı olup insanın kendini tanımasıyla varacağı noktayı tarif etmektedir.
Kabalada aşkın tanrı ( fizik ötesi) AYN diye adlandırılır. İbranice’de Ayn ‘’hiç birşey’’ ‘’yokluk’’tur. Tanrı için kullanıldığında ise ‘’Varoluşun ötesinde’’ anlamındadır. AYN SOF içkin tanrıdır, ‘’ sonu olmayan’’ olarak ifade edilir. Zaman ve mekanla sınırlanamaz. AYN SOF; ‘’olan’’ ve ‘’olmayan’’ın toplamıdır. ‘’Mutlak Herşey’’dir. ‘’Tanrı Tanrıdır, Tanrıyla kıyaslanabilecek ne vardır?’’ İfadesi Kabalistlerin Tanrıyı bu dünyanın dışında tuttuğu anlaşılmaktadır.
Sefer Bahir’de ise şu sorular sorulur?
• Eğer Dünya’yı Tanrı yarattıysa, yani bir tarfta Tanrı diğer tarafta Dünya varsa, Tanrı olmazsa Dünya ne olur?
• Eğer Dünya Tanrı’nın bizzat kendisiyse, o zaman neden mükemmel değil?
Saf ve mükemmel valıkla, saf ve mükemmel olmayan Dünya arasındaki ilişkiyi Kabala da aramış deiğişik şekillerde ifade etmiştir.
Mükemmel insanın tasarımı ya da yaradılışın hikayesi diyebileceğimiz Hayat Ağacı yani Sefirot daha önce de söylediğim gibi 3 sütundan oluşur. Bu sütunların çok çeşitli ifadeleri mevcuttur. Sağdaki sütun Merhamet ( Etkin Kuvvet, Genişleme, Yayılma) soldaki sütun Adalet ( Şiddet, Pasif form, Sınırlama) ortadaki sütun ise İrade ( Denge, Rahmet, Erdem) dir.
Sefiralar arasındaki ilişki üç ilke ile yönetilir. Merhamet sütununa yani sağa doğru genişleme ve Adalet sütununa yani sola doğru sınırlama şeklindedir. İrade ise tüm bu hareketi dengede tutan unsurdur. Diğer bir deyişle İlk sefira Keter ( Crown ) dir. Keter taç anlamındadır. Güç, bilgelik, Adalet gibi bir kralın sahip olması gereken özellikler keter ile sembolize edilir. En üst ve ortada olmasıyla bütünselliğini gösterir. Ruhsal olarak Tanrıyla birleşmeyi temsil eder.
Denge sütunundan sağa doğru genişleyen Merhamet, kuvvet ve yayılmanın etkisinde olan olan Hikmet ( Wisdom) sefirası, tanrının eril kısmının ifadesidir. İnsan düşüncesinde etkin içsel zekadır. İnsanlar tarafından dehanın, ilham ve içedoğuş ve irfanın simgesidir.
Üçüncü sefira olan Binah ( intuition, understanding) adalet sütununda yer alır. En yüksek dişil yayılmadır. Anlayıştaki adalet biçim ve kasılmayla dengelenir. Aklı ve geleneği simgeler.
Binah daha sonra orta sütun olan Denge sütununa dokunur. Bu nokta Yaşam Ağacının en önemli noktasıdır. Bu nokta Mutlağın girebileceği ve doğrudan varoluşa karışacağı yerdir. Bu nokta Tanrıdan gelen bilgiyi temsil eder.
Etkin veya içsel duygunun sıfatı Hesed ( mercy) yani marhamettir, bazen sevgi olarak adlandırılır. Edilgin veya dışsal duygunun sıfatı ise Gevurah ( strength) dır. Disiplin, adalet, ayırma gibi eylemlerimizde açığa çıkar.
Buradan sonraki sefira Tiferet, yani güzelliktir. Denge sütununda en ortada yer alan Tiferet Adalet ve merhametin bütün sefiralarıyla doğrudan ilgilidir. İnsan psikolojisinde Tiferet’in yeri bireyselliğin özü olan ego dur. (Külli Nefs) Merhamet ve Adaletin bilinç dışı akışını ayarlayan ‘’Bekçi’’dir. Arınmış bir kişinin ulaşabileceği en üst noktadır. Tiferet, direkt olarak mesih kavramıyla ilintilidir. Bu noktaya ulaşmış kişi mesih seviyesine erişmiş, yani Tanrı ile ilişkiyi tam olarak kavrayabilecek hale gelmiş demektir.
Bir sonraki sefira etkin ve genişleyen yan Nezah, sınırlayıcı sefira da Hod adını alır. Nezah insan açısından içgüsel eğilimleri, Hod ise bilinçli ve kontrollü psiko-biyolojik süreçleri gösterir.
Denge sütununda bu iki sefiradan sonra Yesod yani temel bulunur. Yesod bilinçaltıyla ilgilidir ve kişiliğimizin temelini oluşturur.
En alttaki sefira Malkut yani krallıktır. En üstteki Taç sefirasını tamamlar niteliktedir. Fiziksel dünyayı ve ölümü simgeler.
-Farklı Kabalist yaklaşımlar:
1. Abraham Abulafia (1240 – 1295) Sadece sessiz harflerden oluşan İbrani Alfabesinin Tanrısal doğasına inanmaktaydı. Kabala’nın en önemli öğretilerinden biri, Harflerin yerinin değiştirilmesiyle elde edilen yeni kelimelerin manalarını ve aralarındaki ilişkileri irdelenmesidir. Esrime (kendinden geçme hali) ulaşmak için saatlerce soyut harf kombinasyonları yapılır. Ve esrim haline ulaşıldığı anda söylenen sözlerin de özel bir anlamı ve önemi olduğuna inanılır. İbrani alfabesinde her harfin rakamsal bir değeri vardır. Dolayısıyla, sözcüklerin de sayısal bir değeri mevcuttur. Aynı sayısal değere sahip kelimeleri bularak kelimelerin ifade ettiği nesnelerle fikirler arasında bağlantılar araştırılarak çeşitli yorumlar yapılır. Bütün bunların temeli Tevratı okuma tekniğinden doğar. Kabala’da Tevratı okumanın 3 temel tekniği mevcuttur. Themuria, Gematria ve Notaria. Themuria; sözcükleri oluşturan harflerin yerleri değiştirilerek yeni sözcükler elde etme ve bunları tefekkür etme tekniği, Gematria; sözcükleri oluşturan harflerin değerinin hesaplanması tekniği; Notaria; bir metnin şifrelenmesinde ve kodlanmasında kullanılan akrostiş tekniğidir. Tüm bu teknikler sayesinde elde edilen yeni sözcük ve anlamların tefekkürü Kabala’nın çalışma alanına girmektedir.
2. Kabalanın en önemli kitaplarından Sefer Zohar (İhtişam Kitabı) İS 170 yılında yazıya geçirilmiş Moses de Leon tarafından (1238 – 1305) de yayımlanmıştır. Zohar Tevratın ilk beş kitabındaki cümlelerin birebir ezoterik yorumlarından ve Tanrısal süreçlerin teosofik anlatımları olan ve çok geniş ve değişik konuları içeren bir dizi metinden oluşur.
3. ( 1534 – 1572) Isaac Luria Ashkenazi ‘nin öncüsü olduğu Lurianik Kabalalistleri Sefer Zohar kitabında yer alan metinlerde Evrenin yaradılış sürecini betimlerler. Bu betimlemeler Fizikçilerin betimlemesiyle ilginç bir benzerlik gösterir.
Big Bang teorisi evrenin saf enerjiden oluşan küçük bir noktadan başladığını ve bunun balon gibi dışa doğru genişlediğini ileri sürerler. Fizikçiler, bunu bir patlama olarak tanımlarken, Kabala, bunu bir içe çekilme olarak yorumlar. Tanrı dünyayı yaratmak istedi ve her yeri ışık şeklinde kaplarken içine çekildi ve varlıkların yaratıldığı boşluğu yarattı. Kabalistlere göre Tanrı yaratılmış dünyanın dışındadır ve gizlenmiş Tanrı olarak durmaktadır.
-Merkabah Mistisizmi:
Daha sonra göreceğimiz Hasidism’e de kaynaklık edecek olan Merkabah mistisizmi Tanrının insanlara kendisini göstermesi olgusudur; makbul kullarının kalbinde Tanrısal sırların açığa çıkması halidir. Çeşitli meditasyon, kendinden geçme halinde ibadetler ve sihir içeren ritüellerle çalışan Merkabah’ın kökeni, Zekeriya Peygamber’e dayanır. Zekeriya Peygamber ( Ezekiel ) ön görüleri ya da kehanetleri ile ünlüdür. Babil diasporası sırasında Süleyman Mabedi ‘nin (İS 586 yılında Babil Kralı Nebukadnezar tarafından) yıkılacağı kehanetinde bulunur. Bunun, Tanrının Yahudilerin geçmişte Tanrı yolundan ayrılıp Mısır Tanrılarına tapdıkları için verdiği bir ceza olarak görür. Tapınağın yıkılması ve Kudüs’ün yok edilmesi, ölümü sembolize eder onun için. Yeni Tapınağın kendisi tarafından yapılacağını ve Yahudilerin kendi önderliğinde yeniden doğacağını tahayyül eder. Zekeriya peygamberin Tanrının tahtına kadar 7 kat göğün ruhsal alemi boyunca yolculuk yaptığı sırada Tanrıyı Taht arabasında otururken gördüğü ve onunla konuştuğu söylenir. Bu mistisizm Şekinah adı verilen Tanrısal seviyeyi tefekkür ederek bu aleme ulaşmayı amaçlar. Zekeriya Peygamberin yaşadığı aslında, diğer peygamberlerin de yaşadığı, derin tefekkürler sayesinde içkin Tanrısına ulaşmak , irfan sahibi olmaktır.
17. ve 18. yy boyunca Ortodoks Yahudilik Kabalayla içiçe yaşadı. Ancak iki akım Yahudiler için sapma olarak değerlendirilmiş ve Yahudilerin Kabalaya duyduğu ilgiyi azaltmıştır. Bundan sonra, günümüzde de olduğu gibi Kabala sihir ve Tarot falcılığının ana kaynağı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
1. Sabetaycılık. Sabatay Zvi İspanyol kökenli bir ailenin çocuğu olarak 1626 yılında İzmir’de doğmuştur. Doğum günü olarak Mabedin 1. ve 2. yıkılışıyla aynı güne geldiği iddia edilmektedir. Sabatay kendisini mesih olarak ilan etmiş ve Lurianik kabalist olan müritlerini kutsal topraklara götürerek bir Yahudi Devleti kuracağını ilan etmiştir. Bu durum Osmanlı Ortodoks Museviler tarafından bir tehlike olarak görülmüş ve Padişaha şikayet edilmiştir. Bunun üzerine Sabbatayla birlikte 200 ailelik bir grup Musevilikten Müslümanlığa dönmek durumunda kalmıştır. Tarihe, dönmeler olarak geçen bu grubun sadece görünüşte müslümanlığı kabul ettiği ve içerinde kapalı olarak kendi geleneklerine göre yaşadıkları söylenir. Sabbatay bir süre Anadolu’da yaşadıktan sonra Arnavutluk’a sürülmüştür. Cemaatinin büyük çoğunluğu Selanik’e yerleşmiş ve birer Türk ve Müslüman görüntüsünde yaşamışlardır. Halen kapalılıklarını koruyan Sabetaycıların mevcut olduğu ve çoğunlukla İstanbul ,İzmir, Manisa Edirne, Kırklareli, Antep, Adana ve Hatay ve Çanakkale ‘de yaşadıkları bilinmektedir. Çoğunlukla biri İbranice ve biri de Türkçe olmak üzere iki isim kullanmaktadırlar. Sabatayist öğretiye göre mesih yeryüzüne gelecek ve kurtuluş gerçekleşecektir. Öğretiye göre Adem peygamberden bu yana Sabbatay Zvi 17. mesihtir. 18. mesih kıyamet gününde gelecektir ve yeni tanrısal kurallar koyacaklardır. Sabbatay’ın koyduğu 18 emirin bu öğretiden kaynaklandığı düşünülmektedir. Kimileri, bu 18 emrin, Yahudi ayinlerinin temelini teşkil eden 18 duayı temsil ettiği, kimleri ise bunu 10 emrin geliştirilmiş hali olarak yorumlamaktadır. Mesih, Yahudi inanışının temelini teşkil etmektedir. Gelecek olanın mesih olarak kabul edilebilmesi için mesihim demesi değil Kutsal topraklarda Mabedi inşa etmesi gerekmektedir. Bazı Kabalistlere göre mesih Tanrının sureti sayılan Adem Kadmon dur. Lurianik ve Sabatayist Kabala’nın temel görüşlerinden biri de yeniden inşa etme, onarma anlamına gelen Tikkunim’ dir.İki uygulaması vardır. 1. Kutsal Kıvılcımların yeniden kaynaklarına dönmesi; yani insanın kendini yüceltmesi 2. Kendimize ait ikiliklerin uzlaştırılmasıdır. Bu kavram ‘’ ya kendin gibi ol, ya da olduğun gibi görün’’ olarak yorumlanabilir.
2. Hasidism. Doğu Avrupa’da 1700 lü yıllarda Israel Ben Elizer ( Baal Shem Tov ya da Beth olarak bilinir.) ile başlayan bir harekettir. Baal Shem Tov, vücudun ve ruhun acılarını yakarmalar, dualarla mucizevi şekilde iyileştiren kişi olarak tanındı. Öyküleri ve önerileri etrafında Hasidik denilen müritlerin toplanmasına sebeb oldu. Hasidism 4 temel ilkeye dayanıyordu. 1. Tanrıya dua ederek güçlü bir ruhsal deneyim yaşama; 2. Dini emirlerin uygulanmasında bireyin ‘’içte niyetli‘’ olmasının büyük önemi; 3. Tanrıya ibadette kendini maddi şeylerden men etmektense, bunlardan sevinç duyma; 4. Müstesna erdemleri sayesinde Tanrıya daha yakın olan tsadik ( dürüst kişi) veya Ribbi sıfatını taşıma.
Hasidikler, hayatla ilgili tüm önemli kararlarını tsadik lere danışırlar. Hasidiklerin kendilerine has giyinişleri, saç ve sakal şekilleri vardır.
Orta çağda geleneğin yazıya dökülmesiyle birlikte, Yahudi olmayanlar da Kabala üzerinde çalışmışlardır. Bazı Hristiyanlar, Kabalayı kutsal kitabın gizlerini onlara açacak bir araç olarak gördüler. Bazıları ise Yahudileri Hristiyanlığa döndürmeye yarayacak doktrinler bulmaya çalıştılar içinde. İlk başlarda Hristiyan Kabalası denen daha sonra Hermetik Kabala adını alan bu akım tamamen Yahudi Kabalasının dışında gelişmiştir. Bugün hala bir takım sihir ve falcılık teknikleriyle içiçe girmiş modern Kabala adı altında çalışmaktadır.
Kabala dört Dünya’dan bahsetmektedir. Bu dört dünya Ateş, Hava, Su ve Toprağa karşılık gelmektedir. Azilut (Yayılma Dünyası), Beriyah (Yaratma Dünyası), Yezirah (Oluşum Dünyası) ve Asiyah ( Fiziksel Dünya) Bu dört dünya insanın varlığının farklı düzeylerine denk düşer. Fiziksel beden, duygular alemi, akıl, ve ruhtur. Tasarımsal olarak bu, Yakup’un merdiveni gibi de görülebilir. Kabala’da zaman zaman bir beşinci dünya’dan bahsedilir ki o da ADAM KADMON yani Kamil İnsan dır. Bu, açıklanamaycak, öte bir haldir. Kamil İnsanın Tanrıyla bütünleşmesini, Hakikate ulaşmasını anlatır.
Bir Kabala yorumu şöyle der; (Tefekkür ve İçebakış üzerine) Her sabah yenileniriz, ruhumuz yeniden yaratılmış gibi olur. Eğer bir insan yatmadan önce kendini ciddi bir biçimde yargılamıyorsa, yaşam o insanı gün boyu yargılar. Bu nedenle uyumadan önce günlük olumsuz davranışlarınızı iyice düşünün. Eylemlerinizden sorumlusunuz. Kendinize dürüst olun ve ben merkezli eylemlerinizi araştırın. Egonuz ne kadar ağır gelirse gelsin, kendinizi değiştirmeye çabalayın.Yüzleştiğiniz sorunları sorgulayın. Sorgularken ne kadar açık olursanız yanıtlar da o kadar sonuç verici olur. Egonuzun ve şüphenizin ötesine gidin. Destek isteyin. O zaman ruhunuz bedeninizden ayrılır, sorularınızın yanıtlanabileceği düzeye çıkar. Gece ne kadar üzerimizde çalışırsak, gündüz sular o kadar dingin olur.
Eğer bir insana karşı kötü duygular besliyorsak, uyuduğumuzda iki ruhun da Üst Dünyalara yükselmesini engelleriz. Dolayısıyla diğer insanlara duyduğumuz bütün öfkemizi sona erdirmeliyiz, bizi ne kadar kızdırlarsa kızdırsınlar.Hoşgörüsüzlüğümüz ve ben merkezli rekabetçiliğimiz yüzünden acı çekmelerine neden olduğumuz insanlardan da af dilemeliyiz. Kaybedek birşey yok. Bir sonuç almaya başladınız mı bu fikre daha açık olmaya başlarsınız.
Bkz:
Kabbalah
.