Tam, halkalı ve parçalı olmak üzere üç tip Güneş tutulması vardır. Bir Güneş tutulmasının tam veya halkalı oluşu Ay'ın Dünya'ya uzaklığı ile belirlenirken, parçalı oluşu Ay, gözlem yeri ve Güneş arasındaki açıyla, bir başka deyişle, her üçünün tam olarak aynı doğrultuda bulunmamasıyla ilgilidir. Bilindiği gibi Ay, Dünya çevresinde basıklığı az da olsa elips şeklindeki bir yörüngede dolanır. Bundan dolayı Dünya'ya olan uzaklığı her an değişmektedir. Eğer tutulma anında Ay Dünya'ya yeteri kadar yakınsa, görünen çapı Güneş'in görünen çapından büyük olur, Güneş diskinin tamamı örtülür ve Tam Tutulma meydana gelir. Aksi takdirde Güneş diskinin tamamı örtülmez, diskin sadece iç kısmı örtülür ve bir Halkalı Tutulma oluşur. Bazan da Ay ve Güneş'in konumları öyledir ki, Ay, Güneş diskinin ancak bir kısmını örter. Bu durumda da Parçalı Tutulma meydana gelir. Tam ve halkalı tutulmaların maksimum örtülme evresinden önceki ve sonraki dönemlerinde de doğal olarak parçalı tutulma evresi bulunur.
Ay'ın yarıçapı Dünya'nınki ile mukayese edildiğinde çok küçük olduğundan, Dünya'nın tamamı Güneş ve Ay diskinin dış teğetlerinin oluşturduğu gölge konisinin içine girmez. Bu nedenle bir Güneş Tutulması Dünya üzerinde ancak belirli bölgelerden görülebilir. Halbuki Ay Tutulması'nda durum böyle değildir. Ay tutulması o anda gece olan yerlerin tümünden gözlenebilir. Ay tutulmalarında Dünya, Ay ile Güneş'in arasına girer ve Dünya'nın gölgesi Ay'ın tamamını perdeleyebilecek kadar büyük olur.
Tam Güneş tutulması diğer tutulma türlerine göre çok daha önemlidir. Zira, tam tutulmada Güneş'in tamamı Ay tarafından birkaç dakika için örtüldüğünden, bu sırada yapılacak gözlemlerden yıldızımızın dış atmosfer tabakaları, özellikle koronanın fiziği hakkında önemli bilgiler elde edilir.
-Giriş:
Güneş tutulması, yüzyıllar boyunca çeşitli inanışlara neden oldu. Yakut Türkleri´ne göre Güneş Tutulması, kötü ruhların güneşi mağlup edip ele geçirdikleri zaman meydana geliyordu.
İran´da yaşayan Med Kralı Kyaksares ile Lidya Kralı Alyattes´in orduları, M.Ö. 585 yılının 28 Mayısında Kızılırmak Nehri kıyısında karşılaştı. Savaş sırasında tam güneş tutulması meydana geldi ve gün ortasında ortalık gece gibi karardı. Bunu ilahi bir işaret olarak algılayan ve büyük bir korkuya kapılan taraflar, aralarında barış anlaşması yaparak, savaşa hemen son verdiler. Kızılırmak, her iki devlet arasında sınır kabul edildi. Tarihçi Herodot´a göre antik dünyanın 7 bilgesinden biri olan Miletoslu Thales, bu tam güneş tutulması olayının zamanını, günü gününe hesapladı. Bir inanışa göre Thales, taraflara savaşırlarsa günün kararacağını söyleyerek savaşı durdurdu.
Ay ile güneşi iki kardeş gibi kabul eden Yakut Türkleri´ne göre, Güneş Tanrısı daha önemli idi. Yakut efsanelerinde güneş tutulması
şöyle anlatıldı:
´´Ay ile güneşin aralarında kavga ettiklerini de görüyoruz. Büyük kahramanlar ve iyi insanlar, genel olarak ay ile güneşin himayesinde idiler. Kötü ruhlar ise onlarla süresiz olarak savaş halinde idiler. Bu kötü ruhların bazen güneşi kovalayıp yakaladıkları da oluyordu. Güneş tutulması olayı, böyle kötü ruhların güneşi mağlup edip de ele geçirdikleri zaman meydana geliyordu.´´
Güneş tutulması toplumlarda değişik inanışlara neden oldu. Bazı yörelerde ay ve güneşin şeytan tarafından tutulduğuna inanılıyordu. Bazı yörelerde hala geçerliliğini sürdüren bu inanışa göre, tutulma olayı başlayınca teneke, davul çalınıyor, silahlar ateşleniyor, gürültüden korkan şeytanın ayı veya güneşi serbest bırakacağına inanılıyor. Bazı toplumlarda ise güneş tutulması, kıyamet, kıtlık, savaş, karışıklık ve deprem alameti sayılıyor. Kimileri de güneş tutulmasını büyük ve ünlü kişilerin ölümüne işaret sayıyor.
Güneş tutulmalarının birçok değişik kültür ve medeniyet tarafından gözlemlenmesinin en azından M.Ö. 2500 yıllarına kadar uzandığını, antik Çin ve Babil’den geriye kalan yazıtlardan öğreniyoruz. Doğru bir ay-güneş takvimi oluşturabilmek amacıyla, antik medeniyetlerdeki insanlar ayı düzenli olarak izlemişlerdir.
Ay tutulmaları, astrologların yerel tarihi gözlem kayıtlarına dayanarak tahmin etmeyi öğrendikleri ilk büyük gök olaylarıdır.
-Tutulmalara neden bu kadar ilgi duyulur?
Yerleşik bir toplumu garantilemek isteyen medeniyetlerin yapması gereken ilk işlerden bir tanesi, tohumların ne zaman ekilmesi ve hasadın ne zaman toplanması gerektiğini organize etmek amacıyla yetkin bir takvim oluşturmaktır. Genellikle ilk takvimler hep ay takvimleriydi, çünkü bir güneş yılında ay döngüsünün uzunluğu 29.53 gün ve 12.37 aydır. Her yıl 29.53 günlük sidonik lunar takvimi, mevsimsel “tohum ekme” yılına göre bir ayın 0.38i kadar veya 11.2 gün kayar.
Aynı zamanda eski insanlar, lunar ve güneş takvimlerinin birbirleriyle nasıl çakıştıklarının kaydını da tutmuşlardır, hatta güneşin ve ayın gökyüzündeki konumlarının yıllar boyunca takip edilmesini gerektiren ve sonuçta güneş ve ay tutulmalarına yol açan bazı detayları da keşfetmişlerdir. Birçok açıdan tutulmaların tahmin edilebilmesi becerisi, daha önceden gerekli olan lunar ve güneş takvimlerinin ilişkilerinin takip edilmesi gerekliliğinin bir sonucudur.
-Güneş tutulmaları neden tahmin edilemiyordu?
Bir ay tutulması esnasında, dünyanın ay üzerine düşen gölgesinin çapı 12.000 kilometredir. Bunu, güneş tutulmaları sırasında ayın dünya üzerine düşen 300 km’lik çapıyla karşılaştırın. Böylece ay tutulmalarını tahmin etmek, ayın yörüngesinin detayları tam bilinmiyor olsa bile, yapılabilecek hatalara karşı daha bağışlayıcıdır. Dünyanın aya bakan tarafında neresinde olursanız olun, ay tutulmasını mutlaka görürsünüz, ancak güneş tutulması için çok belirgin coğrafi bir bölgede olmanız gerekir.
Güneş tutulmasını tahmin edebilmek için, ayın yörüngesini derecenin küçük bir yüzdesine kadar bilmeniz gerekir ki, ayın gölgesinin dünyanın neresinden geçeceğini hesaplayabilin. Eski Çin ve Yunan uygarlıkları dışında hiçbir yazılı belgede ayın, yıldızların veya gezegenlerin rutin olarak bu derece kesinlikle kaydedildiğine dair bir bilgi yoktur.
-Eski Çin Uygarlığı
M.Ö. 2300’lerde, eski Çinli astrologların halihazırda sofistike gözlem binaları bulunmaktaydı ve M.Ö. 2500 gibi eski bir tarihte, Li Shu astronomi hakkında yazıyordu. Tam güneş tutulmalarının gözlemlenmesi, imparatorun gelecekteki başarısı ve sağlığını tahmin etmekte önem teşkil ettiği için, astrologlara bu olayların ne zaman oluşabileceğini bulmak gibi zor ve ağır bir görev verilirdi. Tahminin doğru yapılamaması, en azından M.Ö. 2300 tarihinde kaydedilen bir olaya göre, iki astrologun kafasının kesilmesiyle sonuçlanmıştır.
Tam güneş tutulmalarının herhangi bir coğrafi bölgeye göre düzensiz bir model izlemesi sonucunda, hiç kuşkusuz birçok astrolog başlarından olmuşlardır. Günümüze ulaşan belgelerde M.Ö. 20 yıllarında, Çinli astrologların tutulmalara neyin yol açtığını anladıklarını ve M.Ö. 8’lerde 135 aylık tekrarlı dönemler kullanarak tam güneş tutulmasına dair bazı tahminler yürütebildiklerini görüyoruz. M.S. 206 yılında Çinli astrologlar, ayın hareketini izleyerek güneş tutulmalarını tahmin edebiliyordu.
Alıntı:“Burada Ho ve Hi’nin bedenleri yatıyor, kaderleri üzücü olduğu kadar komiktir; önceden görünmesi mümkün olmayan tutulmayı bilemedikleri için katledilmek.” Bilinmeyen yazar(M.Ö. 2136 veya M.Ö. 2159 çin tutulmasıyla ilgili olarak)
-Babil ve Sümer Uygarlıkları
Mezopotamya bölgesinde uygarlığın başlangıcından günümüze ulaşan Babil’in kil tabletleri, M.Ö 1375 yılı 3 Mayıs’ında Ugarit şehrinde görülen tarihteki en eski tam güneş tutulmasının kaydını içerir. Çinliler gibi Babilli astrologlar da M.Ö. 1700’den 1681’e kadar olan tabletlerde Merkür, Venüs, güneş ve ay gibi gök olaylarının dikkatle kaydını tutmuşlardır. Daha sonraki kayıtlarda “gündüzü geceye çeviren” M.Ö. 1031 yılı 31 Temmuz’unda gerçekleşen tam güneş tutulmasından ve Nineveh’teki Asurlu gözlemcilerin kaydettikleri 15 Temmuz M.Ö. 763’daki meşhur tutulmadan bahsedilmektedir. Babilli astronomların ay tutulmalarının 223 aylık döngülerini keşfetmiş oldukları bilinmektedir.
Alıntı:“Eğer Güneş doğduğu anda, hilal gibiyse ve ay gibi bir taç giymişse: kral, düşmanlarının ülkesini ele geçirecek: kötülükler topraklardan uzaklaşacak ve iyi olanı deneyimleyecek.” (27 Mayıs M.Ö. 669’daki güneş tutulmasına atfen Kralın Babilli Katibi Yaşlı Rasil’in yazısından)
-Antik Mısır Medeniyeti
Antik Mısır medeniyetinin astronomi bilgisiyle ilgili bildiklerimizin hemen hepsi, mezar süslemelerinden, çeşitli tapınak yazıtlarından ve Rhind Papirüsü gibi birkaç papirüs belgesinden gelmektedir. Ne yazık ki, İskenderiye Kütüphanesi, Julius Caesar ve Cleopatra döneminde yanmıştır. Daha sonraki M.S. 390 ve M.S. 640 yangınları yüzünden, Antik Mısır dindışı edebiyatı, matematik, tıp ve astronomiye dair tahmini olarak 400.000 adet eser yok olmuştur. Bu yangınlar, insanlık tarihindeki en büyük entelektüel yıkımlardan biri olmuştur. Mısırlıların kaybolan astronomi bilgileri hakkında ancak tahmin yürütebiliriz. Geriye bilim adamlarının Antik Mısır entelektüel mirasının solgun hayaletleri olarak adlandırdıkları ufak parçalar kalmıştır.
Güneş saatinin M.Ö. 1500 yıllarından kalan en eski örneği Antik Mısır’dadır. Yaklaşık M.Ö. 1460 yılında boyanan Senmut’un muhteşem astrolojik tavanı, Orion, Sirius gibi gök cisimlerinin yanı sıra, Merkür, Venüs, Jüpiter ve Satürn gezegenlerini de resmetmiştir. Bir almanağın bilinen en eski kopyaları M.Ö. 1220’de Ramses döneminden kalmadır. M.Ö. 1100 yılında yazdığı “Evrenin Kataloğu”nda Amenhope, bilinen belli başlı Takımyıldızları saymıştır.İlginçtir ki bu katalogda, Mısırlılar tarafından daha önceden bilinen gezegenlerden veya Sirius’tan bahsedilmez. En azından görünürde Mısırlıların astronomik bilgilerinin mezar süslemesinden daha fazlası olduğuna işaret edecek günümüze ulaşan hiçbir yazıt ya da belge yoktur.
Birçok tapınak ve piramidin yerleştirilme şekilleri ve birkaç papirüs kodu, yüksek seviyede trigonometri ve cebir bilindiğine işaret etmektedir; ancak geriye hiçbir astronomi belgesi veya astronomik gözlem kayıtları kalmamıştır. Viyana Papirüsü’nde anlatılan güneş ve ay tutulmaları, büyük ihtimalle M.S. 2. yüzyılda bir katip tarafından kopya edilmiştir ve verdiği astronomik bilgilerin daha ziyade Babil kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır.
-Antik Yunan Medeniyeti
M.Ö. 450 yıllarında, Yunan uygarlığı en yüksek noktadaydı. Tarihçi Herodot, yaklaşık M.Ö. 460’ta, Tales’in tam güneş tutulmasının olacağı yılı tahmin edebileceğinden bahseder. Bu tahminin nasıl yapıldığına dair detaylar günümüze ulaşamamıştır. Tutulma, ya M.Ö. 610 yılında ya da M.Ö. 585 yılında oluşmuştur. Görünen o ki uygulanan yöntem, sadece bir kereliğine işe yaramıştır, çünkü bilinen Yunan bilim tarihinde aynı yöntemin tekrar başarıyla kullanıldığına dair hiçbir delil yoktur. Tales’in Mısır’ı ziyaret ettiği ve orada yer ölçmelerinde kullanılan ampirik kurallardan hareketle, daha sonra Öklid tarafından geliştirilen tümdengelimci geometri fikrini Yunanistan’a getirdiği söylenmektedir.
M.Ö. 450 yılından önce Meton, 235 lunar ayın (19 yıl) bir döngüsünün, popüler ay takviminin güneş takvimiyle senkronize olmasına sebebiyet vereceğini görmüştü. Bu zaman diliminde de, güneş takvimi yılıyla aynı ay fazı kaydedilirdi. Bu döngü ayrıca aynı coğrafi bölgede tekrar ne zaman yeniden ay tutulması olacağına dair kaba bir rehber görevi görüyordu. Ptolemy, yaklaşık M.S. 150’de, yunan astronomi bilgisinin özünü sunar. Almagest gibi kayıtlar, hem ay hem de güneş tutulmalarını tahmin etmek için sofistike bir düzenlemesi olduğunu göstermektedir. Ayrıca güneşin, nod noktasının 20 derece 41’ içinde olması gerektiğini ve dünyanın aynı bölgesinde 7 ay içinde en fazla iki adet güneş tutulması olabileceğini saptamıştır. Ay tutulmaları, dünyanın gölgesinin ay üzerini kaplayan geniş gölgesi sayesinde daha kolay hesaplanabiliyordu. Güneş tutulmalarını hesaplamak ise çok daha fazla bilgi gerektiriyordu. Ayın dünya üzerindeki gölgesinin genişliği 100 kilometreden düşüktür ve gün ışığındaki yarımkürede izlediği rota, ayın yörüngesi ve hızıyla ilgili neredeyse eksiksiz bir bilgi olmadan tahmin edilemeyecek derecede karmaşık faktörlere bağlıdır.
-Eski Hint Uygarlığı
Hint astronomisi neredeyse tamamen Vedik dini etütler içine entegredir, ancak özellikle bir tanesi, Kusumapura’nın Aryabhata’sı (M.S. 476’da doğmuştur) kayda değerdir. Bu kıtada, güneş günlerini sayan sürekli bir sistem kullandığı bilinen ilk astronomdur. 498’de yayımlanan “Aryabhata” isimli kitabı, tutulma hesapları için gerekli rakamsal ve geometrik kuralları içermekteydi.
Bu dönemin astronomisi, temelini çokça, doğanın belirli döngüler içinde hareket ettiğini söyleyen ve tutulma olması beklenen zaman dilimleri içinde rakamsal bazı modeller arayan döngüsel Hint kozmolojisinden alıyordu.
-Mayalar
Eski Dünya’nın astronomi bilgileri Çinli, Babilli ve Yunan astronomlar tarafından yönetildiği sırada, dünyanın öteki ucunda, Maya gözlemcileri takvimler ve gök olaylarını kaydetmek üzerine çalışıyordu. Dresden Şifresi’nde bulunan birçok tablonun, ay tutulmasıyla ilgili tablolar olduğu sanılıyor. Dünyanın diğer yerlerinde bulunan önceki medeniyetlerde olduğu gibi, Mayalar tarihi ay tutulmalarının kayıtlarını, 405 aylık bir dönemde hangi sıklıkta gerçekleştiklerini hesaplamak amacıyla kullanmışlardır. Şifrede herhangi bir tam güneş tutulmasıyla ilgili veya bu olayların nasıl tahmin edilebileceğiyle ilgili bir bilgi yer almamaktadır. İspanyol işgalcilerden sonra 1600lerde gelen misyonerler, yerli dilindeki yazılı belgelerin neredeyse tamamını kasten yok etmişlerdir. Mayaların, İnkaların veya Azteklerin güneş tutulmaları ve tahminiyle ilgili daha derin bir bilgileri olup olmadığını bize anlatabilecek çok az belge var.
-İslam Dünyası
9. ve 10. yüzyıllarda karanlık çağlar batıyı sarmalamışken, batı dünyasının bilimsel araştırmalar açısından dinamosu, İslam astronomisi olmuştur. Ptolemy, Eflatun ve Aristo’nun eserleri tercüme edilmiş, üzerinde tartışılmış ve tüm Müslüman dünyasına yayılmıştır. Al-Khwarazmi M.S. 825’te modern çağ için hala standart bir referans noktası oluşturan ilk trigonometrik fonksiyon tablolarını geliştirmiştir. Al-Khwarazmi, batıda “Algorizm” olarak tanınmaktaydı ve bu da aslında “algoritma” teriminin kaynağını oluşturmaktadır. Al-Khwarazmi’nin hesaplamaları, astronomi ve diğer bilimleri için eşi benzeri olmayan bir kesinlik sağlamıştır. Yaklaşık M.S. 850 yılında Hatay’da Muhammed el Batani, Ptolemy’nin eserlerinden hareketle, ekinoksların hareketini yeniden hesapladı ve yeni, daha kesin astronomik tablolar hazırladı. İslami trigonometride bir dizi ilerlemeyi takiben, M.S. 1000 yıllarında İbn Yunus tarafından Kahire’de ay ve güneş tutulmalarıyla ilgili gözlemler kaydedildi. İslami bilim ve bilginler, 11. ve 12. yüzyıllarda hızlarını kaybetmeye başladılar. İslam Dönemi’nin bir çok değerli eseri ve büyük fikirleri yüzyıllar boyu atıl olarak kaldıktan sonra, sonunda Latinceye çevrilmeleriyle birlikte Avrupa’daki düşünce devrimine ve bugün bildiğimiz şekliyle bilimin doğmasına öncülük etmiştir.
Tarihte en fazla 6 dakika 39 saniye sürmüş olan tam tutulma, Ay’ın yörünge hareketi sırasında Dünya ile Güneş arasına girmesi ve Ay’ın Güneş’i örtmesi sonucu gözlemlenen sade ama muhteşem bir doğa olayıdır. Tutulma sırasında meydana gelen olağanüstü görsel efektler, aslında patlayan ışıklarla derin gölgelerin kozmik bir oyunudur. Önce sessizlik olur. Saniyede 3000 km. hızla ilerleyen Ay’ın gölgesi, Güneş’i yavaş yavaş kapar ve elmas yüzük ve taç katman gibi sadece tam tutulmada görülebilen güneşin 2 milyon derece sıcaklıktaki yüzeyleri görülür. Bu, Güneş’in halesinden ışıklar saçması şeklinde gözlemlenir.
-Tutulmayı izlerken:
Güneş tutulması asla çıplak gözle izlenmemelidir, UV radyasyonu gözlerde körlüğe kadar varabilen kalıcı hasar bırakabilir.
Atmosferin görüntüyü etkileme ihtimalini en aza indirmek için tutulma sırasında yüksek noktalar tercih edilmelidir.
Tam güneş tutulma süresi tutulma hattının her noktasında farklı olduğundan en uzun olan nokta tercih edilir.
Tutulma kimi yerlerde 30 saniye sürerken kimi yerlerde bu süre 5-6 dakikaya ulaşabilir.
Tutulmayı izlemek çölde farklı, dağda farklı, okyanusta farklıdır.
Tutulmanın izleneceği noktayı belirlerken nem ve rüzgar koşulları göz önüne alınmalıdır.
Ayrıca Bkz:
Wikipedia Güneş Tutulması
Tarihteki Güneş Tutulmaları
Derlenmiştir
.