M.Ö 10.000 yılından beri insanlar bu nesneye duydukları saygıyı ve hayranlığı biçimlerle ve yazılarla dile getirmişler. Bunun nedeni ise gayet açık: Güneş, hergün doğarak insanların dünyasını aydınlatır, sıcaklık ve güvenlik sağlar, onları soğuktan, körlükten ve geceleri ortaya çıkan yırtıcı hayvanlardan korur. İnsanlar anladı ki o olmadan ekinler büyümez ve bu gezegen üzerinde yaşam devam edemez. Bu gerçekler güneşi tüm zamanların en çok tapınılan nesnesi haline getirdi. Benzer şekilde insanlar yıldızlara da ilgi duydular. Yıldızların hareketlerini takip ederek uzun vadede gerçekleşen bazı olayları önceden hesaplayabileceklerini fark ettiler. Ay tutulması ve dolunay gibi olayları. Gök cisimlerini gruplayarak bugün bizim “takımyıldız” dediğimiz haritaları oluşturdular.
Zodiac çaprazı, İnsanlık tarihinin en eski kavramsal kavramsal işaretlerinden biri. Güneşin bir yıllık süreç içinde 12 takım yıldızın içinden geçişini tasvir eder. Ayrıca 12 ayı, 4 mevsimi, gün dönümlerini ve ekinoksları da belirler. Zodiac çaprazında her takım yıldızı antrofomize edilmiş, diğer bir değişle hayvan ya da figürleriyle kişiselleştirilmişlerdir.
Bir başka deyişle antik toplumlar güneşi ve yıldızları izlemekle kalmamış onları, hareketlerinin sonucu meydana gelen olaylarla bağlantılı olarak özenle kişiselleştirmişlerdir. Güneş yaşam veren ve yaşamı devam ettiren nitelikleriyle görülmeyen yaratıcının sureti, yani Tanrı olarak kişiselleştirilmiştir. “Tanrının Güneşi”, “Dünyanın Işığı” ve “İnsanlığın Kurtarıcısı” olarakta bilinir. Benzer şekilde 12 takım yıldızda “Tanrının Güneşi”nin ziyaret ettiği yerleri temsil ederler. Ve genellikle o zaman aralığında gerçekleşen doğa olaylarındaki etken elementlerle isimlendirilirler. Örneğin Aquaris : su taşıyıcısı, şiddetli yağmurlar getiren kişi.
M.Ö 3.000 civarında Mısır’ın Güneş Tanrısıydı. Horus Güneşti ve yaşamı, güneşin gökyüzündeki hareketleriyle ilgili bir dizi hikayeyle açıklanıyordu. Mısırdaki antik hiyeroglifler sayesinde bu güneş tanrısı hakkında çok şey biliyoruz. Örneğin Güneşi ve ışığı temsil Eden Horus’un Set adında bir düşmanı vardı.Ve Set gece karanlığının kişiselleştirilmesiydi. Her sabah Horus Set’e karşı olan savaşını kazanırken akşam olduğunda da Set Horus’u mağlup ederek onu yeraltına gönderirdi. Burada da görüldüğü gibi Aydınlık- karanlık, İyi-Kötü gibi kavramlar en çok karşılaşılan kavram ve bugün bile farklı şekillerde karşımıza çıkan en bilindik mitolojik ikilemlerden biridir.
Horus’un hikayesi genellikle şöyle devam eder: Horus, 25 Aralıkta bakire İsis Meri tarafından dünyaya getirilir. Doğumu doğudaki bir yıldızla birlikte meydana gelmiştir. 3 kral yıldızı takip ederek Horus’u bulmuş ve bu yeni doğmuş kurtarıcıyı süslemişlerdir. 12 yaşına geldiğinde, cömert bir çocuk öğretmendi. 30 yaşına geldiğinde ise Anup tarafından vaftiz edildi. Ve görevine başladı. Horusun birlikte yolculuk ettiği 12 havarisi vardı. Hastaları iyileştirmek ve su üstünde yürümek gibi mucizeler gösterdi.
-HORUS; “Gerçek”, “Işık”, “Tanrı’nın Oğlu”, “Güzel Çoban”, “Tanrı’nın Koyunu” ve bunun gibi birçok farklı isimlerle de biliniyordu. Typhan tarafından ihanete uğradıktan sonra Horus çarmıha gerildi. 3 gün boyunca gömüldü. Ve sonra yeniden dirildi. Horus’un bu karekteristik özellikleri özgün olsun ya da olmasın dünyadaki birçok farklı kültürü ve Tanrıları etkileyerek hepsinde aynı mitolojik yapıyı meydana getirdi
-ATTİS: Frigya’nın Attis’i (M.Ö 1200) 25 Aralık’ta Bakire Nana’dan meydana geldi, çarmıha gerildi, gömüldü ve 3 gün sonra dirildi.
-KRİSHNA: Hindistan’ın Krişna’sı (M.Ö 900) Bakire Devaki’den , doğumunu müjdeleyen bir yıldızla birlikte dünyaya geldi. Havarilerine mucizelere gösterdi, ölümünden sonra tekrar dirildi.
-DİONİSUS: Yunanistan’ın Dionysus’u (M.Ö 500) 25 Aralık’ta bir bakireden dünyaya geldi. Gezgin bir öğretmendi, suyu şaraba dönüştürmek gibi mucizeler gösterdi. “Kralların Kralı”, “Tanrının Sevgili Oğlu”, “Alfa ve Omega” gibi birçok isimle anıldı. Ölümünden sonra yeniden dirildi.
-MİTHRA: Persli Mithra (M.Ö 1200) 25 Aralık’ta bir bakireden doğdu. 12 havarisi vardı ve onlara mucizeler gösterdi. Ölümünden 3 gün sonra gömülü kaldı ve dirildi. “Gerçek” ve “Işık” gibi bir çok isimle anıldı. İlginçtir ki Mithra’nın kutsal günü pazardı.
Gerçek şu ki, dünyanın her yerinden ve farklı zaman dilimlerinden bu genel karakteristik özellikleri barındıran birçok ilahi figür var. Asıl soru şu: Neden bu özellikler, neden 25 Aralıkta bir bakire doğumu, neden 3 günlük ölüm ve kaçınılmaz yeniden diriliş, neden 12 havari ya da takipçi?
Bunları anlamak için isterseniz en güncel güneş mesihini gözden geçirelim.
-İSA: İsa 25 Aralık’ta Beytülhamim’de bakire Meryem’den dünyaya geldi. Doğumu doğuda bir yıldızın doğmasıyla müjdelendi. 3 Magi Kralı bu yıldızı takip ederek İsa’yı buldular ve süslediler. 12 yaşına geldiğinde bir çocuk öğretmendi, 30 yaşında John tarafından vaftiz edildi ve görevine başladı. İsa’nın birlikte yolculuk yaptığı 12 havarisi vardı ve onlara hasta insanları iyileştirmek, suda yürümek, ölüleri diriltmek gibi mucizeler gösterdi. “Kralların Kralı”, “Tanrı’nın Oğlu”, “Dünya’nın Işığı”, “Alfa ve Omega”, “Tanrı’nın Koyunu” ve bunu gibi pek çok isimle anıldı. Yehuda tarafından ihanete uğrayıp 30 gümüş akçeye satıldıktan sonra çarmıha gerildi, mezara gömüldü ve 3 gün sonra dirilip cennete yükseldi.
Kaynak: Zeitgeist
Ayrıca Bkz: İsa / Apollonius
.