Çocuklara anlatılan ahlaki ikilem hikayeleri:
“Avrupa’da bir kadın kansere yakalanmış ve ölmek üzeredir. Doktorlar onu tek bir ilacın kurtarabileceğini söylerler. İlaç o şehirde bir eczacının bulduğu bir tür radyumdur. Eczacı ilaç için maliyetinin on katı olan 2000 dolar fiyat istemektedir. Kadının kocası Heinz tanıdığı herkesten borç isteyerek ilaç parasının yarısını toplayabilmiştir. Heinz eczacıya karısının ölmekte olduğunu söyleyerek ilacı kendisine satmasını, paranın geri kalanını daha sonra tamamlayacağını söyler. Ancak eczacı “hayır, ilacı ben buldum ve ondan para kazanacağım” diyerek ilacı satmayı reddeder. Heinz’de ümitsizlikten eczacının dükkanına girip eşi için ilacı çalar. Kocanın bunu yapması gerekir miydi?”
Kohlberg ahlâk gelişimini üç düzeye ayırmıştır. Ayrıca her düzey iki evreden oluşmaktadır. Evreler “evre” anlayışına uygun olarak hiyerarşik bir yapı gösterirler. Yani, birey bir evreden daha sonraki bir evreye geçer. İnsanların büyük bir çoğunluğu üçüncü ve dördüncü (ikinci düzey) evrededir. Beşin ve altıncı evreye (üçüncü düzey) gelebilen kişilerin sayısı daha azdır. Hatta altıncı evreye ulaşabilen çok az insan vardır.
Bu hikayelere verilen cevaplar 6 aşamalı karmaşık bir moral gelişim sistemine göre değerlendirilir.
Kohlberg’e Göre Ahlaki Gelişim
-Gelenek Öncesi Düzey
1. Dönem Ceza – İtaat
2. Dönem Çıkara Dayalı Alış Veriş
-Geleneksel Düzey
3. Dönem Kişiler Arası Uyum
4. Dönem Kanun ve Düzen
-Gelenek Ötesi İlkelere Dayalı Düzey
5. Dönem Sosyal Anlaşma
6. Dönem Evrensel Ahlaki İlkeler
Bu üç düzey, çocuk yada yetişkinin “doğru” yada “ahlâki davranış” olarak neyi algıladığına ve bunu nasıl belirlediğine göre sıralanmıştır. Diğer dönem kuramlarında olduğu gibi, her bir düzey kendinden öncekine dayanmakta, kendinden sonraki döneme temel oluşturmaktadır. Ancak aynı kişi, bazı zaman ve durumlarda bir aşama davranış gösterirken, bir başka zaman ve durumda da başka bir aşamada davranış gösterebilmektedir.
Deneklere Heinz’in doğrumu yanlış mı yaptığı nedenleriyle birlikte sorulur. Doğru yada yanlış yargılarından çok bu yargıların dayandığı ahlâki düşünce tarzı üzerinde durulur. Yukarıdaki hikaye için çeşitli devrelerdeki ahlâki düşünce tarzları için Kohlberg’den aldığımız örnekleri görelim.
1. Düzey (1. devre) cevapları: (Güdülemeler ve gereksinme sonuçları göz önüne alınmaksızın, davranış fiziksel zararla ölçülüyor.)
-Evet : İlacı çalmalı. İlacı almak aslında kötü bir şey değil. İlaç için baştan para vermeyi de denedi zaten aslında çaldığı ilaç 2.000 dolar değil, 200 dolarlık.
-Hayır : İlacı çalmamalı. Büyük bir suç. İzin almadı, zorla eczaneye girdi. Çok pahalı bir ilacı çalıp eczaneye de kapıyı vs. kırıp girerek çok zarara yol açtı.
2. Düzey (3. devre) cevapları: (Davranış güdüye ve davranışı yapan kişiye göre değerlendiriliyor. Bir davranış eğer "iyi", özgecil (diğerkam) bir güdüye dayanıyor yada böyle bir kişi tarafından yapılıyorsa, iyidir, bunun tersi ise kötüdür.)
-Evet : İlacı çalmalı. İyi bir kocanın yapması doğal olan bir şeyi yaptı. Karısını sevdiği için yaptığı bir şeyden dolayı onu suçlayamazsınız. Eğer karısını kurtaracak kadar sevmeseydi o zaman suçlanırdı.
-Hayır : Çalmamalı. Karısı ölürse, Heinz suçlanamaz. Yasal yollarla yapabileceği her şeyi karısını sevmediği yada kalpsiz olduğu için yapmamış değil. Bencil ve kalpsiz olan eczacıdır.
3. Düzey (6. devre) cevapları: ( İyi niyet, bir davranışı doğru yada yanlış yapmaz. Ancak bir davranış, kişisel olarak seçilmiş ilkelere dayanıyorsa yanlış olamaz. Kurallara uymamak aslında doğru bir davranış olabilir, fakat bu sadece kuraldan sapma ile bir ahlâk ilkesine kesinlikle ters düşme arasındaki bir tercih durumunda söz konusudur. Ahlâk ilkelerinin de yasal kurallar kadar hatta daha fazla önemi olduğuna inanılır.)
-Evet : Bu durum Heinz’i çalmakla karısını ölüme terk etmek arasında bir tercihe zorlamaktadır. Bir tercih yapılması zorunlu olduğu zaman çalmak ahlâken doğrudur. İnsan hayatını koruma ve ona saygı gösterme ilkesine dayanarak hareket etmesi gerekir.
-Hayır : Heinz, karısı kadar ilaca ihtiyaç duyan başka insanlar da olup olmadığı konusunda bir karar durumundadır. Heinz karısına karşı duyduğu kendi hislerine göre değil, söz konusu olabilecek bütün insanların hayatının değerini göz önüne alarak hareket etmelidir.
Düzeyler :
-Gelenek Öncesi Düzey
Bu düzeyde çocuk kültürünün getirdiği iyi ve kötü, doğru ve yanlış kavramlarına açıktır, ortak davranış kurallarına uyar.
1. Dönem Ceza ve itaat dönemi (Yaklaşık 4-5 yaş arası dönem):
Bu evrede davranışın sonucunda doğruluk ve yanlışlığına bakılır. Örneğin çocuk eğer ahlaki olarak hata yapmışsa cezalı, doğru olanı yapmışsa değildir. Birinci evre son derece ilkel özellikler taşır. “Çocuk bütün sorunlara fiziki cezalarla çözüm arar”.
Zıddı olan doğru davranış düşüncesi de ödül getirir kanısındadır. Bu evreye ilişkin örnek olarak, trafik polisinin olmadığı bir kavşakta kırmızı ışıkta geçen sürücünün davranışı veya sınavda hocasının görmeyeceğini anlayan öğrencinin kopya çekmesi verilebilir. Bu evredeki birey “Henz hikayesinde Henz’in suçlu olduğunu ve polisin onu yakalayarak hapse atacağını düşünür”.
2. Dönem (Yaklaşık 6-9 yaş arası dönem):
Gelenek öncesi özellikler taşımakla birlikte ikinci evre birinci evreye oranla daha gelişmiş özellikler gösterir. Bu özellikler çocuğun yeni zihinsel ve rol alma yeteneklerinden kaynaklanır. Bu evrede göze göz dişe diş anlayışı hakimdir.
Kurallara, ihtiyacı karşıladığı sürece uyulur. Bu dönemdeki birey için her şey karşılıklıdır. Bu dönemde “doğru” olan şey, diğer insanların ihtiyaçlarını da dikkate alan, somut ve karşılıklı adil alışveriştir. Bu evredeki kişi ne kadar verirsem o kadar almalıyım anlayışına sahiptir. “Bu evredeki birey Henz hikayesinde Henz’in suçsuz olduğunu, çünkü hırsızlığı karısı için yaptığını ve bir kocanın karısı için bunu yapması gerektiğini düşünür.
-Geleneksel Düzey
Bu düzeyde ailenin, grubun ya da kişiden beklediği davranışlar kişinin kendi inançları kadar değerlidir. Uzlaşmadan öte bir benimseme söz konusudur.
3. Dönem (Yaklaşık olarak 10-15 yaş arası dönem):
Bu evrede kişiler arası uyum ya da iyi davranış; başkalarını hoşnut kılan, onlara yardım eden ve onlar tarafından beğenilen davranıştır. Kibar olarak takdir edilmek önem kazanmıştır. Bu evrede iyi vatandaş vergi öder; iyi çocuk anne ve babanın koyduğu kurallara uyar ve ona göre hareket eder. Bu evredeki birey “Henz hikayesinde Henz’in suçlu olduğunu, çünkü toplumdaki insanların onu ayıplayacağını düşünür.
4. Dönem (Yaklaşık olarak 15-18 yaş arası dönem):
Yasa ve kural yönelimi vardır. Otoriteye ve kurallara uyma ve toplumun isteklerini yerine getirme yönelimi başlamıştır. Kurallara uymanın nedeni, toplumsal sistemin–düzenin korunmasıdır. Bu dönemdeki birey öğrencinin kopya çekmemesi gerektiğini, çünkü kopya çekmenin kurallara aykırı olduğunu savunur. Bu evredeki birey Henz hikayesinde Henz’in suçlu olduğunu, çünkü Henz’in kanunlara aykırı davrandığını ve toplumsal düzeni bozduğunu düşünür.
-Gelenek Ötesi İlkelere Dayalı Düzey (Özerk Ya da İlkeli Düzey)
Bu düzey, evrensel geçerliliği olan ahlak kurallarını, değer ve hukuki anlaşmalarını korumak esastır.
5. Dönem(Yaklaşık olarak 18-20 yaş arası dönem):
İyi eylem, tüm toplum tarafından kabul edilmiş normlara göre tanımlanır. Temel hakları çiğneyen anlaşmalar ahlak açısından taraflar isteyerek girmiş olsalar bile geçersizdir. Örneğin insanın sömürülmesi ve kölelik sistemi taraflar arasında anlaşma olsa bile kabul edilemez. Bu evredeki anlayışa göre, hiçbir yasa bir insanın ölümüne neden olabilecek uygulamayı meşru gösteremez. Ancak aynı zamanda kimse de çalma hakkına sahip değildir.
6. Dönem (Yaklaşık olarak 20 yaş):
Altıncı evrede hayatın değeri, her türlü kişiler arası ilişkiden ötede, zorunluluk olarak kabul edilir. Bu evrede evrensel etik ilkelerine yönelim vardır. Söz konusu hayatın değeri olduğunda bunun kime ait olduğu, ne tür bir ilişki, yakınlık veya sözleşme çerçevesinde olduğu önemli değildir.
Kohlberg Kuramının Başlıca Nitelikleri
• Her bireyin ahlaki yargısı aynı sırada ve dönemlerde gelir.
• Ahlaki gelişim tedrici ve devamlıdır.
• Bir döneme girildiğinde birey bu döneme ait yargılarda bulunur, nadiren daha düşük dönemlere geriler.
• Eğitim, en fazla bir sonraki ahlaki yargı dönemine geçilmesine yardımcı olabilir.
.