30 Kasım 2012 Cuma

Konuşmaya Başlamadan Önce Nasıl İletişim Kuruyorduk?

Duygusal iletişimi kimyasal sinyalleri taşıyan Feromonlar sağlıyor

Birçok canlı türünün kimyasal sinyallerle bilgi aktarımı yaptığını bilen bilim insanları, en son araştırmalarında insanların duygusal durumları bu sinyaller üzerinden birbirlerine iletebildiklerini ortaya çıkardı.

Kimyasal sinyallerin, insanların duygusal halini birbirlerine ifade etmekte rol oynadığı ortaya çıktı. Geçmişte yapılan araştırmalarda, duygusal ifadelerin birden çok işlev gösterdiği anlaşılmıştı. Örnek olarak, korku dolu bir ifade ortaya koymak, çevredeki zararlara karşı diğer kişileri uyardığı gibi, uyaran kişinin ortaya koyduğu ‘algısal kazanımlar’, kişilerin hayatta kalmalarına da yardımcı oluyor.

Kısaca, korku dolu bir ifade ortaya koyarken gözleri fal taşı gibi açmak ve burundan derin nefes almak algımızı artırırken, göz hareketlerimizi hızlandırıyor. Bu sayede tehlike içeren hedefleri çok daha kolay tespit edebiliyoruz. ‘Algı reddetmesi’ olarak bilinen iğrenme tepkileri ise gözlerimizi kısarak ve burnumuzu sıkarak zararlı kimyasallara karşı koymamızı sağlıyor.

Hollanda’nın Utrecht Üniversitesi’nde yapılan ve Psychological Science dergisinde yer alan araştırmada, söz konusu kimyasal sinyallerin insanların iletişimindeki rolü araştırıldı. Altı çizilen hipoteze göre, ter gibi fiziksel salgılar, tepkiyi ortaya koyan ve alan kişi arasındaki süreci hızlandırırken, bu kişilerin arasında eşzamanlı duygusal bir ilişki yaratıyor.

Sonuç olarak, kimyasal sinyalleri soluyan kişiler, korku dolu tepkileri kendisi de göstermeye başlıyor, algısal kazanım gösteriyor. Algı reddetmesi gösteren kişiler de zararlı dış etkenlere karşı iğrenme ve korunma çabasına girişiyor.

-Filmle yapılan deney

Hollandalı araştırmacılar, iğrenmeye ve korkuya neden olan tepkileri değerlendirmek için erkek gönüllüler kullandı. Deneklere, istenilen tepkileri uyandıracak filmler izletildi. Ardından gelen iki günde, denekler sıkı bir gözlemden geçirildi ve belli eylemleri yapmaları yasaklandı. Bunlar arasında sigara içmek, aşırı egzersiz yapmak, fazla gıda ve alkol tüketmek vardı. Dahası, denekler iki gün boyunca sadece kendilerine verilen kokusuz ürünleri ve temizlik ürünlerini kullandı.

İki gün boyunca gözlem altında tutulan deneklerin ter örneklerini toplayan araştırmacılar, daha sonra kadınların bu örnekleri koklamalarını sağladı. Bu gözlemde, kadınların ter örneklerini kokladıktan sonra gösterdikleri göz hareketleri ve yüz ifadeleri takip edildi.

Kokulara maruz bırakılan kadınlar, beklendiği gibi korku anında salınan teri algılayınca korku dolu yüz ifadeleri sergiledi. ‘İğrenme teri’ soluyanlar ise duydukları hissi ortaya koyan yüz ifadeleri sergiledi.

-Görsel algı artışı

Araştırmada, ter örneklerine maruz bırakılan kadınların korku ve iğrenmeye ait kimyasal sinyaller aldıktan sonra görsel arama yeteneklerini artırdıkları gözlendi. Algı kazanımı ve algı reddetmesi gösteren kadınların koklama ve göz hareketleri aracılığıyla etraflarını daha dikkatli araştırdıkları görüldü. Kadınlar, gözlemde ortaya çıkan tepkileri gösterdiklerinin farkında olmadıklarını ifade ederken, ortaya koydukları hareketin sıklığı ve şiddeti, algılarıyla doğru orantılı olarak gerçekleşti.

Hollandalı bilim insanları, elde ettikleri sonuçlar ışığında, insanların sadece dil ve görsel tepkilerle iletişim kurduğu varsayımını çürüttüklerine inanıyor. Sosyal-iletişim modelini savunan araştırma sonuçları, kimyasal sinyallerin insanları eş zamanlı olarak duygusal iletişim içine sokabileceğini gösterdi.

-Kitle kontrolü

Araştırmacılar, kimyasal sinyallerin ortaya koyduğu tepkilerin özellikle toplu protesto gösterileri, ayaklanmalar gibi eylemlerde ortaya çıkan ‘duygusal yayılımı’ anlamakta işe yarayacağını düşünüyor.


-Feromonlar

Feromonlar vücut dışına salgılan hormonlar olarak bilinmektedir. Hayvanlar bulunduğu çevrede gerçekleşen olayların farkındadır. Bu durum hayvanların kendi cinsleriyle haberleşmesini ve diğer hayvanlardan haberdar olması gerektirir. Çevresindeki diğer canlıları dost ve düşman gibi kavramlarla tanımlar. Akıl sahibi olamayan bir çok hayvan feromon diye adlandırdığımız kimyevi bir dil kullanmaktadır.

Feromon, Yunancada ” Hormon Taşıyan ” anlamına gelmektedir. Hormonlardan farklı olarak hücre dışına salgılanmaktadır. Hormon taşıyanlar davranışların kontrölünde rol oynar.

Feromonlar genel olarak canlının salgıladıktan sonra aynı türden başka canlının harekete geçmesini sağlayan kokusuz kimyevi maddedir. İlk feromon 1956 yılında bulunmuştur. Feromonun bulunduğu hayvan bir ipek böceğidir. Bu feromonun işlevi cinsi çekim kuvveti ile ilgilidir. Bu feromon maddesi üzerinde yapılan araştırmalarda bu madde erkek güvelere ‘yanıma gel‘ mesajı vermekte ve çok uzakta bulunan güvelere etkisini hissettirmektedir. Tek bir dişi güve kesesindeki feromonun tamamını bırakması sonucu çok kısa sürede 1 milyar erkeği kendisine çekebilmektedir.

Feromonlar, hayvanların asıl görevlerini yapmalarını sağlamaktadır. Feromonların bazı işlevlerinden bahsedecek olursak;
* Dişi hayvanın üreme zamanını erkeklere bildirmesi
* Karıncaların sosyal hayatını düzenlemesi
* Dişi arıların üremelerini engelleyerek onların işçi olarak çalıştırılması gibi.

Feromonlar çevresindeki aynı cins hayvanları etkilemektedir. Zaten kokusuz, uçucu maddeye sahip olan feromonlardan diğer canlılar istemeden de olsa etkilenmektedir. Feromonlar her türde farklı özelliklere sahiptir. Bu yüzden feromon maddesi genel olarak benzer türler içerisinde etkendir.

EK 1: Ancak bazı hormonların  salgılanmasında, özellikle korku, kızgınlık ve heyecan durumunda açığa çıkan "Adrenalin" genel olarak tüm türlerin haberleşmelerinde etken uyaran maddedir

-Feromonların Sınıflandırılması

1000 ‘in üzerinde feromon çeşidi bulunmaktadır. Ancak bunların başlıcaları;
* İkaz ve uyarı feromonları : Çevrede yaklaşmakta olan tehlikeyi aynı türlere haber vermek için kullanılır.
* Yumurta bırakmayı engelleyen feromonlar : Dişi hayvanlar arasında aşırı nüfus artışını önlemek için çevreye yayılmaktadır. Bu olaydan bir süre sonra canlıların üremesi durmaktadır.
* Toplanma feromonları : Erkek ve dişilerin bir araya gelmesini sağlamaktadır. Özellikle göç olaylarından sonra ve büyük gıda maddesi bulunduğunda toplanma feromonları çevreye yayılır
* Üreme feromonları : Üremek için dişi hayvanın yaydığı feromondur. Bu feromon sayesinde karşı cins dişinin yanına gelmektedir. Bu feromonlar türlerin devamı için çok önemlidir.
* Mekan sahiplenme feromonları : Hayvanların yaşayacağı ortamı belirlemede kullanılan feromon çeşitidir.
* Takip feromonları : Çeşitli amaçlarla geçilen yollar işaretlenmektedir. Bunun en güzel örneklerinden biride karıncaların gıda bulmak için kullanmasıdır.

Arılar ve karıncalar gibi böcek türlerinde feromonlar genellikle haberleşme , sosyal hayatı düzenleme ve üreme amacıyla kullanılmaktadır. Normal bir böcekte 10 grama kadar feromon bulunabilmektedir. Yapılan araştırmalarda böcekler , balıklar, sürüngen , kurbağalar , örümceklerde feromon bulunmuştur.

-İnsan Feromonları

İnsan davranışları daha çok eşeysel davranışları kontrol etmektedir. Diğer canlılarda olduğu gibi genel olarak karşı cinsi cezbeden bir yapıya sahiptir. Feromonları algılamakla görevli organ vomeronazaldır. Vomeronazal organ insanın burun tabanına yerleşmiş çift taraflı alıcıdır. Bu alıcı feromonları hisseder be beynin hipotalamus kısmına bildirir. Profesyonle anlamda Axcite Feromon LP7 olarak insan feromonu üretilmiştir. Günümüzde kozmetik endüstrisi feromonlardan ciddi şekilde yararlanmaktadır. Parfümlerde artık bol miktarda kullanılan bir hormondur.

Feromonların etkilediği bazı davranışlar şunlardır:
* Hamilelik davranışları
* Annelik davranışları
* Anne-Bebek ilişkisi
* Eşler arasındaki yakınlaşma
* Kişilerin sosyal ilişkisi

İnsanların feromonları, derinin çeşitli bölgelerinden çevreye yayılmaktadır. Bu bölgelerden başlıcaları koltuk altı ve kasıktır. Feromonlar bazı sonuçları da ortaya çıkarabilmektedir. Yapılan araştırmalarda birlikte çalışılan kadınlar arasında toplu adet görme yaşanması veya erkeklerle aynı ortamda bulunan kadınların düzensiz adet görmesi feromonlarla ilişkilendirilmiştir.

Ek 2: Son yıllarda yapılan araştırmalar ağaçların ve bitkilerin de feromon benzeri bir nevi uyaran kimyasal aracılığı ile çeşitli durumlar (özellikle tehlike) için haberleşebildiklerini ortaya koymuştur.

EK 3: Şehir hayatının sebep olduğu hava kirliliği koku ile haberleşebilme özelliğimizin büyük bir kısmının körelmesine sebep olmuştur.

Derleme

Ayrıca Bkz:
Koku Ve Etkileri 1 Koku'nun dünü bugünü
Koku Ve Etkileri 2 Koku ve (Cinsel, Duygusal, Bedensel) Etkileri
Bitkiler Birbirleri İle Haberleşiyorlar

.