9 Ocak 2013 Çarşamba

Çoklu Zekâ Kuramı / Multiple İntelligences



"-Zekâ, bir ya da birden fazla kültürde değer bulan bir ürünü çevreye zarar vermeden bütünün hayrı için  ortaya koyabilme yeteneğidir.!"

Çoklu zekâ kuramı 1983 yılında Howard Gardner tarafından zekâyı tek ve baskın bir yetenek olarak görmekten ziyade, çeşitli ve özel boyutlardan oluştuğunu öneren bir modeldir.

Gardner bilişsel yeteneklerin geniş bir yelpazeden oluştuğunu ve aralarında sadece çok zayıf bir korelasyonun bulunduğunu savunmaktadır. Örneğin, kuram çarpma işlemini kolayca öğrenen bir çocuğun, bu görevde zorluk yaşayan bir çocuğa göre daha zeki olduğunu söylemez. Basit çarpma işlemlerinde uzmanlaşmak için zaman harcayan bir çocuk 1) çarpma işlemini farklı bir yolla öğrenebilir, 2) matematik dışındaki bir alanda üstün olabilir, 3) hatta çarpım sürecini derin bir seviyede anlıyor veya tamamen farklı bir süreç olarak görüyor olabilir. Temelde derin bir anlayış içermesi de yavaşlığa ve çarpım tablosunu hızlı hatırlayan çocuğa bakıldığında potensiyel matematiksel zekâsının gizlenmesine neden olabilir.

Kuram ortaya atıldıktan sonra farklı tepkilerle karşılaştı. Geleneksel zekâ testleri ve psikometrikler genellikle zekânın boyutları ve farklı görevler arasında Gardner'ın kuramının öngördüğü düşük ilişkiden ziyade yüksek korelasyon bulmakta. Yine de birçok eğitimci kuramın önerdiği yaklaşımların uygulamalı değerini destekler.

Gardner her davranış ve algılama türünün bir zekâ şekli olabileceğine dair birçok ölçüt dile getirdi.

Zekânın tek bir boyutunun olamayacağı birçok bileşenden meydana geldiği birçok bilim adamı tarafından çok eski zamanlardan bu yana dile getirilmiştir.

İnsanları yalnızca akademik zekâlarına göre zeki ve zeki değil şeklinde sınıflandırmanın ve insanın potansiyelinde var olan diğer bir çok yeteneğinin göz ardı edilmesinin kabul edilemeyeceğini savunan Howard Gardner ilk olarak 1983 yılında yayınlanan "Frames of Mind" adlı kitabında bu teoriyi ortaya koymuştur.

Gardner’a göre; "Zekâ, bir ya da birden fazla kültürde değer bulan bir ürünü ortak kullanım platformunda ortaya koyabilme yeteneğidir."

Gardner her davranış ve algılama türünün bir zekâ şekli olabileceğine dair birçok ölçüt dile getirdi.

Bu ölçütler:

-Beyin hasarından beynin tutun korunması potansiyeli,
-Genetik kombinasyonların evrimsel tarihteki yeri,
-Çekirdek etkinliğinin oluşumu,
-Kodlamaya duyarlılığı (sembolik ifade)
-Farklı gelişimsel süreçlerin devamlılığı,
-Bilgilerin, dahilerin ve diğer olağanüstü insanların sıra dışı varlığı,
-Ve durumların deneysel psikoloji ve psikometrik sonuçlarla desteklenmesi.

Çoklu Zekâ Kuramının İlkeleri

- Her birey normal şartlarda çoklu zekâlara sahiptir.
- Bireysel farklılıklardan dolayı bireyde bazı zekâlar baskın bazı zekâlar ise resesif (çekinik) olabilir.
- Bireysel farklılıklardan dolayı her zekânın farklı bireylerde gelişim süreci de birbirinden farklıdır.
- Tüm zekâlar tanımlanabilir, ancak değişkenliklerinden dolayı ölçülemezler.
- Çoklu zekâlar üzerine gidilerek güçlendirilebilir, aynı zamanda üstüne düşülmeyerek köreltilebilir.
- Bireyler kendi zekâları hakkında bilgi edinebilir ve zekâlarını geliştirme yollarını öğrenerek geliştirebilir.
- Zekâlar, algı, hafıza, problem çözebilme ve dikkat açısından birbirlerinden farklılık gösterebilir.
- Her bir zekâ diğer zekâların gelişimi için kullanılabilir.
- Çoklu zekâlar performansta, üründe ve süreçte farklı yollarla ifade edilebilir.
- Her bireyin zekâ profili tüm zekâlarının baskın ve çekinik olarak bileşimden oluşur.
- Her bireyin zekâ profili parmak izi kadar kendine özgü ve özeldir.
- Hayatta hiçbir normal birey yoktur ki sadece zekâsı ile yaşayabilsin.
- Hayatta hiçbir eylem yoktur ki sadece zekâ ile gerçekleştirilebilsin.
- Çoklu zekâlar beyinde belirli bölgelere sahiptir. Bire bir işlevlsel olabildikleri gibi birlikte de çalışabilmektedirler.

Çoklu zeka kuramının temel düşünce yapısı aşağıdaki özellikleri içerir:

1. Çoklu zeka kuramına göre çok sayıda zeka alanı vardır.
2. Zekalar çeşitli biçimlerde gösterilebilir.
3. Zeka profilleri kişiye özgüdür.
4. Zekalar güçlendirilebilir.
5. Bir öğrenmeyi gerçekleştirmenin çeşitli yolları vardır.

Çoklu Zeka Alanları

1. Sözel  / Dilsel (verbal/linguistic) Zeka
2. Mantıksal / Matematiksel (logical/mathematical) Zeka
3. Görsel  / Uzamsal (visual/spatial) Zeka
4. Bedensel  / Kinestetik (bodily/kinesthetic) Zeka
5. Muzikal  / Ritmik (musical/rhytmic) Zeka
6. Kişiler arası / Sosyal (interpersonal) Zeka
7. Kişisel  /  İçsel (özedonuk/interpersonal) Zeka
8. Doğa Zekası
9. Varolussal / Felsefi Zeka

*Yukarıdaki zekâ çeşitlerinin yanı sıra, "Ahlâk zekâsı"nın da 10. boyut olmaya değer olduğu kabul edilmektedir.


1- Sözel, Dilsel Zeka

Bu alan kelimelerle konuşma veya yazma becerisiyle ilgilidir. Yüksek sözel/dilsel zekâya sahip insanlar için kelimeleri ve dilleri öğrenmek kolay gelir. Okuma, yazma, hikayeler anlatma ve kelimeleri tarihleriyle birlikte hatırlamada iyidirler. Okumaya, not tutmaya, dersleri dinlemeye ve öğrendiklerini tartışmaya eğilimlidirler. Sözel/dilsel zekâya sahip kişiler yabancı dilleri çok kolay öğrenebilmektedir.

Sözel-dil zekası, bir bireyin kendi diline ait kavramları yazılı veya sözlü etkili biçimde kullanabilme, kendini ifade edebilme yeteneğidir.. Okuma, yazma, dinleme ve konuşma ile iletişim sağlayarak, bu zekanın en belirgin özellikleri kullanılır. Dil zekası iletilenin bireysel olarak algılanmasını sağlar.

2- Mantık- Matematik Zekası

Bu alan mantık, soyutlamalar, nedenleme, numaralar ve eleştirel düşünmeyle ilgilidir. Örneğin, kuram çarpma işlemini kolayca öğrenen bir çocuğun, bu görevde zorluk yaşayan bir çocuğa göre daha zeki olduğunu söylemez. Basit çarpma işlemlerinde uzmanlaşmak için zaman harcayan bir çocuk çarpma işlemini farklı bir yolla öğrenebilir Gardner IQ testlerinin sadece sözel ve mantıksal-matematiksel yetenekleri ölçtüğünü savunur.

Mantıksal düşünebilme yeteneği, soyut işlemler yapabilme, sayıları etkili kullanabilme ve sorgulama, varsayım çıkarma, problem çözebilme yeteneğidir. Bu zeka biçimi gelişmiş olan insanlar nesneleri tanımlamada, analiz etmede ve problem çözmede başarılıdırlar. Rakamlarla araları iyidir. Bulmacalar, şekiller ilgilerini çeker.

3- Görsel Uzamsal Zeka

Bu alan görsel-uzamsal yargılar ve zihnin gözüyle görselleştirme yeteneğiyle baş eder. Bu zekâ türüne uygun olan meslekler artist, tasarımcı ve mimarlıktır. Uzamsal zekâya sahip bir insanın yap-boz oyunlarında da iyi olduğu görülmektedir.

Görsel – uzamsal zekâ, görsel araştırma, zihinsel tasarım ve hayalleri gerçekleştirme, iç ve dış benzetmeleri birleştirme ve fark etme yeteneğidir. Görsel/Uzamsal zeka, resimler ve imgeler zekası ya da görsel dünyayı doğru olarak algılama ve kişinin kendi görsel yaşantılarını yeniden yaratma kapasitesidir. Zihinlerinde resimler yaratır ve bunları çizerler. Harita okuma, çizim, resim ve heykel yapımı ile uğraşabilirler.

4- Müzik Zekası

Bireyin müzikle, müziksel ve ritimsel formlarla kendini ifade edebilme, müzik ritimlerini algılayabilme yetenekleridir.

Müzikal – Ritmik Zekâ: Bireyin müzikle, müzikse ve ritimsel formlarla kendini ifade edebilme, müzik ritimlerini algılayabilme yetenekleridir. Gardner düzenli olarak müzikle bir arada olan her insanın beste yapma, şarkı söyleme ve enstrüman çalma gibi müzikal etkinliklerde sahip olduğu bazı becerilerle başarılı olabileceğini belirtmektedir. Bu zekası gelişmiş bireyler notalara karşı duyarlı olurlar, müzik kulakları gelişmiştir.

5- Bedensel Zeka

Bir ürünü ortaya koymak, bir problemi çözmek, kendini ve duygularını ifade edebilmek için vücudun bir bölümünü veya tamamını kullanabilme yeteneğidir.

Kinestetik Zekâ: Bir ürünü ortaya koymak, bir problemi çözmek, kendini ve duygularını ifade edebilmek için vücudun bir bölümünü veya tamamını kullanabilme yeteneğidir. Spor yapmayı dans etmeyi severler, el göz koordinasyonları, vücut kontrolleri iyidir. Beden dillerini sağlıklı biçimde kullanmaya yatkındırlar.

6- Sosyal Zeka

Bireyin çevresindeki kişilerin isteklerini, duygularını ve ihtiyaçlarını anlama, yorumlama ve kişilerle etkili iletişim kurabilme yeteneğidir.

Kişilerarası Zekâ: Bireyin çevresindeki kişilerin isteklerini, duygularını ve ihtiyaçlarını anlama, yorumlama ve kişilerle etkili iletişim kurabilme yeteneğidir. Bu zeka çevredeki bireylerle iletişim kurma, onları anlama, bu kişilerin ruh durumlarını ve yeteneklerini tanıma gibi davranışlara işaret eder. Arkadaş gruplarıyla vakit geçirmekten hoşlanırlar. İyi bir dinleyici olabilirler.

7- İçsel Zeka

Kişinin kendisi hakkında sahip olduğu gerçek bilgi ve anlayış ile uyumlu davranışlar sergilemesi ve kendisini tanıma yeteneğidir.

Kişisel Zekâ: Kişinin kendisi hakkında sahip olduğu gerçek bilgi ve anlayış ile uyumlu davranışlar sergilemesi ve kendisini tanıma yeteneğidir. Kendine ilişkin farkındalıkları artmış, duygu ve düşüncelerini anlamlandırabilen bireylerdir. Meditasyon gibi içe dönük faaliyetlerden hoşlanırlar. Kendileriyle barışıktırlar.

8- Doğa Zekası

Doğayı tanıma ve anlama, yaşayan canlıları tanıma, doğanın dengesini anlama, canlıları tanıma ve sınıflandırma yeteneğidir.

Güdüsel Zekâ: Doğayı tanıma ve anlama, yaşayan canlıları tanıma, doğanın dengesini anlama, canlıları tanıma ve sınıflandırma yeteneğidir. Bu zekası gelişmiş bireyler doğayla iç içe yaşamayı, doğa yürüyüşlerini severler. Diğer canlılara karşı hassas ve meraklıdırlar.

9- Varoluşsal - Felsefi Zekâ:

Bazı çoklu zekâ kuramı savunucuları ruhsal veya dini zekâyı olası bir zeka tipi olarak önerdi. Gardner ruhsal bir zekânın varlığını kabul etmese de, "varoluşsal" zekânın yararlı bir yapı olabileceğini belirtti. Varoluşsal zekânın hipotezleri ise eğitim araştırmacıları tarafından keşfedilmiştir.

Sonsuz ve sonsuz küçüklükte duyusal verilerin ötesindeki soruların veya olguların üzerinde düşünme yeteneği. Bu zekâ türüne uygun kariyer veya meslek gruplarına şamanlar, rahipler, matematikçiler, fizikçiler, bilim adamları, evren bilimciler ve filozoflar.

Varoluşsal zeka İnsanoğlunun varoluşu ile ilgili sorulara karşı hassas olma ve bu soruları çözmeye çalışma yeteneğidir. Bu sorular, “Dünyaya nasıl ve niçin geldik? Bilinç ne demektir? Ölüm var mıdır? Neden ölürüz?” gibi sorulardır.

Gardner geleneksel zekâ anlayışının tersi olarak bireyin genetik katlımla getirdiği zekasının geliştirilebilir olduğunu, sayısal olarak hesaplanamayacağını, gerçek hayat koşullarından soyutlanamayacağını, her insanın çeşitli zeka alanlarının tümüne sahip olduğunu ifade etmiştir.

Görüldüğü gibi IQ testlerine dayanılarak yapılan “zeki” tanımı yavaş yavaş gerilerde kalmıştır. İnsan sürekli olarak kendi potansiyelini ve gerçek yeteneklerini keşfetme arayışındadır. Arayışlar da beraberinde yepyeni kuramlar getirmektedir.


-Çoklu zekanın eğitimde kullanımı

Gardner(1999) zekâyı ‘‘bir kültürel ortamda problem çözme veya kültürün bir değeri olan bir ürün yaratma bilgisinin etkinleştirilebilir biyopsikolojik potansiyelidir.’’ (s. 33-34). Gardner'a göre bunu etkinleştirmek için sadece mantıksal ve dilsel zekâdan daha fazla yol vardır. Gardner okullaşmanın amacının "insanların zekâlarının geliştirilmesi ve mesleksel veya meslek dışı hedeflerine ulaşmaları için zekâ spektrumlarına uygun düzeyde yardım edilmesi gerekir. Yardım alan insanlar ise topluma daha yapıcı bir biçimde hizmet etmeye heves duyarlar."

Geleneksel olarak okullar mantıksal ve sözel/dilsel (özellikle okuma ve yazma) zekânın gelişimini vurgulamaktadır. Dünyada uygulanan IQ testleri ise (Türkiye için YGS, ALES vb.) çoğunlukla mantıksal ve sözel/dilsel zekâya odaklanmaktadır. Bu testlerde iyi yapanlar prestijli okullara ve üniversitelere gitmektedirler. Birçok öğrenci mantıksal ve sözel alanlarda iyi olmalarına rağmen, bu alanlarda çok iyi olmayan öğrenciler de bulunmaktadır. Helding'e göre (2009), "Standart IQ testleri belirli bir zaman içerisinde kazanılan bilgiyi ölçer ve sadece kristalleşmiş sabit kare görüntüsü sağlayabilir. Bir insanın öğrenme yeteneğini, yeni bilgiyi özümlemesini veya yeni problemleri çözebiliyor olduğunu ölçemez." (s.196). Gardner'ın kuramı öğrenciler eğitimin geniş görüsüyle hizmet aldığı taktirde daha iyi olacağını savunur. Bu hizmetler öğretmenleri farklı metodolojiler, alıştırmalar ve etkinliklerle her öğrenciye ulaşabileceğini içerir. Eğitimcilerin ‘‘bu öğrenciyi bu konuyu öğrenirken çalıştıracak yollar’’ bulmaya zorlar (Gardner, 1999, s.154).

James Traub'ın The New Republic'teki makalesi Gardner'ın sisteminin birçok akademisyen veya öğretmen tarafından kabul edilmediğini belirtmektedir. Gardner ise şu sözleri sarfeder: ‘‘Çoklu Zekâ kuramı birçok deneysel kanıtlarla tutarlıdır ve şuana kadar deneysel testlerle güçlü bir şekilde inkâr edilememiştir... Kuram uygulamaları eğitim alanındaki birçok projede incelenmiştir. Bizim önsezimiz birçok defa gerçek sınıf deneyimleri ışığında gözden geçirilmek zorundadır.’’(Gardner, 1993, s. 33).

Kısa süreli bellek işlemlerini keşfeden psikologlardan biri George Miller, The New Yoruk Times Book Review'da Gardner'ın savının "önsezi ve düşünce"ye indirgendiğini yazmıştır (s. 20). Gardner'ın daha sonraki çalışması fikirleri biraz değiştirmiştir. Son dönemde kendini zekâ çalışmalarına adamış Psikoloji, Kamu Politikaları, ve Kanun Gardner'ın çalışmalarına yer vermemektedir.

Çoklu zekâ kuramının uygulamaları geniş bir alanı kapsamaktadır. Zorluk yaşayan bir öğrenciyle karşılaşan her çeşit öğretmen çoklu zekâyı bir çerçeve olarak kullanabilmektedir. Genellikle, bu kuramı destekleyenler öğrencilerinin farklı zekâlarını kullanabilmeleri ve geliştirebilmeleri için fırsatlar sağlamaktadır.

Eleştirel Tepkiler:

-Zekâ'nın tanımı

Kuramın temel eleştirilerinden biri onun ad hoc olmasıdır: Gardner "zekâ" kelimesinin anlamını genişletmiyor; aksine zekânın yokluğunu reddederek tıpkı diğer insanların "yetenek" kelimesini kullandığı gibi geleneksel olarak "zekâ" kelimesini kullanıyor. Bu uygulama Robert J. Sternberg (1983, 1991), Eysenck (1994), ve Scarr (1985) tarafından eleştirilmiştir.

Çoklu Zekâ kuramının savunucuları, zekânın tanımının çok dar olduğunu ve insanların düşünme ve öğrenme yollarının çeşitli olmasının tanımını genişletebileceğini öne sürmektedir.

-Uzamsal zekâ

Gardner IQ testlerinin sadece sözel ve mantıksal-matematiksel yetenekleri ölçtüğünü savunur. Psikolog Alan S. Kaufman ise IQ testlerinin yaklaşık 70 yıldır uzamsal yetenekleri de ölçtüğünü savunnmaktadır.

Ansiklopedik Açılım:

Zekâ (Arapça: ذكاء) ya da ruh biliminde anlak, zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir. Başka bir deyişle anlak, zihnin birçok yeteneğinin uyumlu çalışması sonucu ortaya çıkan bir yetenekler birleşimidir. En geniş anlamıyla, genel zihin gücü olarak da tanımlanabilir.

Zihnin algılama, bellek, düşünme, uslamlama, öğrenme gibi birçok işlevini içerir. Sözcük çok geniş anlamda kullanılsa da psikologlar tarafından yaratıcılık, kişilik, bilgi ve akıl gibi değişik kategorilere ayrılmıştır.

Zekâ araştırmacılarının asıl alanı insanlardır, fakat hayvanların da öğrenme, anlama vs. yetenekleri üzerinde çalışmalar yapılmaktadır.

-Köken bilimi

Zekâ sözcüğü Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Arapçada ذكاء, "parıltı", "zihin parıltısı" gibi anlamlara gelmekte; "ateşin harlanması" gibi bir anlamda da kullanılmaktadır.

Anlak ise öz Türkçe bir sözcük olup, anlamak (anla-) eylem kökünden türemiştir ve basit anlamıyla, anlama, algılama yeteneği demektir.

-Tanımlar

Zekânın ne olduğu ile ilgili tartışmalar yıllardan beri sürmektedir. Buna göre anlağın birkaç tanımı şu şekildedir:

-Binet'e göre anlak, iyi akıl yürütme, iyi hüküm verme ve kendi kendini aşma kapasitesidir.
-Davis'e göre anlak, edinilen bilgilerden faydalanarak sorunları halletme yeteneğidir.
-Terman’a göre anlak, soyut düşünme yeteneğidir.
-Thorndike'a göre anlak, birçok düşüncesel yeteneklerin karışımıdır ve mekanik, sosyal ve soyut anlak olmak üzere üç başlıkta incelenmelidir.
-Weshler'e göre anlak, bireyin amaçlı davranma, mantıklı düşünme ve çevresiyle ilişkilerde etkili olma kapasitesinin tümüdür.

-Belirleyen etkenler

Bir kişinin zekâsını belirleyen üç temel etken vardır:

1- Kalıtım

Temelde zekâ doğuştan gelir ve büyük ölçüde kalıtımın etkisiyle belirlenir. Yapılan çalışmalarda çocuğun zekâsı ile ana-babanın zekâsı arasında yüksek düzeyde ilişki olduğu saptanmıştır. Çocuğun zekâ gücü anasıyla babasının zekâ gücü ortalamasına yakındır. Biraz altında ya da üstünde olabilir. Ana ve babanın döl gözelerinde, gen adı verilen ve kalıtımı belirleyen özellikler rastlantısal bir yolla çocuğa geçerler.

2- Doğum ve öncesi

Çocuğun döl yatağında uygun beslenmesi, beyin kanlanma ve oksijen alımının yolunda gitmesi gerekir. Örneğin; zor bir doğum sırasında çocuğun soluğu uzun süre kesilirse, beyin gözeleri ölür ve sonuçta zekâsı etkilenir. Bunun gibi, beyin dokusunu doğum sonrasında örseleyen yaralamalar ve beyin yangıları da zekâ gizilini (potansiyelini) düşürebilir.[8] Ananın gebelik süresince nasıl beslendiği de zekâ gelişimini etkileyen bir etkendir.[9]

3- Çevre

Çocuk doğuştan getirdiği zihinsel gizilini kullanabilmek ve geliştirebilmek için varsıl uyarıcılarla donatılmış çevreye ihtiyaç duyar. Çevrenin zekâyı tam olarak ne ölçüde etkilediği saptanamamıştır. İlk yaşlarda ana babanın uyarması, ilgisi, zekâyı geliştirebileceği gibi, bunun tersi de olabilir. Bu konuda genellikle gözlenen, eğitim düzeyi düşük bir ana-babanın çocuğuna anlaksal yoldan ilgisinin az olduğu ve çocuğun (okul çağına gelene kadar) zekâ gelişiminin yavaş olduğudur. Genel olarak zekânın %75'i ilk dört yılda oluşur ve 20 yaşına kadar gelişimini sürdürür.

-Ölçme

Zekâ ölçerleri (testleri) çocukların yapabilecekleri işlere, becerilerine, yanıtlayabilecekleri sorulara, yaşlarına uygun sayı, söz bilgisine ve biçim ilişkisine dayandırılarak hazırlanır. Zekâ standardize edilmiş bu zekâ testleri ile ölçülür. Bu testlerdeki sorular her yaşa göre özel olarak hazırlanır.

-Tarihçe

Batıda kullanılan ilk zekâ ölçerini Fransız psikolog Alfred Binet ve Dr. Theodor Simon üretmiştir. 1905'te yayımlanan bu testin adı "Binet-Simon Testi"dir. Bu ölçer, Paris ilkokullarında başarısız öğrencilere uygulanmış ve zekâsı geri olduğu için başarısız olanlarla; zekâsı geri olmayıp, olumsuz çevre etkenleri yüzünden başarısız olanları ayırt etmek amacıyla kullanılmıştır.

-Zekâ katsayısı

Ölçerlerde çocuğun doğru yanıtladığı sorular dikkate alınarak zekâ yaşı hesaplanır. Zekâ yaşının gerçek yaşa bölümünün 100 ile çarpılmasıyla zekâ katsayısı (ZK ya da IQ) ortaya çıkar:

ZK = (Zekâ yaşı / Gerçek yaş) x 100.

Örneğin; 10 yaşındaki bir çocuk ölçerde yalnızca 6 yaş düzeyine kadar olan soruları/görevleri yapabilmişse, ZK'si (6/10) x 100 = 60 olarak belirlenir.

-Sınıflandırma

Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) önerdiği zekâ sınıflandırması şu şekildedir.

Uluslararası zekâ sınıflandırması

ZK (IQ)        Zekâ sınıfı

0-20        Derin zekâ geriliği / zihinsel engel
21-35        Ağır derecede zekâ geriliği / zihinsel engel
36-50        Orta derecede zekâ geriliği / zihinsel engel
51-70        Hafif derecede zekâ geriliği / zihinsel engel
71-79        Sınırda zekâ
80-89        Donuk zekâ
90-109        Normal ya da ortalama zekâ
110-119        Parlak zekâ
120-129        Üstün zekâ
130 ve üstü Çok üstün zekâ

-Akıl ile ilişki

Akıl doğru düşünce üretmekle ilgilidir. Zekâ ise genelde uygulayıcı olarak düşünülebilir. Akıl kuramlar ve kurallar ortaya çıkarırken, zekâ bunların pratikte uygulanmasını sağlar. Başka bir açıdan bakıldığında zekâ düşünebilme gücü ya da yeteneğidir. Doğru düşünceye ulaşmak ya da sahip olmak ise akılla olur.

Derlenmiştir

.